Veda Şiirleri
Veda, hayatın kaçınılmaz bir gerçeği. Sevilen birinden ayrılmak, bir yerden taşınmak veya geçmişe veda etmek gibi birçok durumda bu duyguyu yaşarız. Veda anlarının getirdiği hüzün, özlem ve karışık duygular, şairlere ilham kaynağı olmuş, birbirinden güzel şiirlere dönüşmüştür. Bu yazımızda, veda acısını yüreklere işleyen, gözleri yaşartan ve ruhları okşayan şiirleri bulacaksınız. Ünlü şairlerin kaleminden çıkan, aşkın vedası, hayatın vedası gibi farklı temalardaki şiirlerle, veda anlarının karmaşık duygularını daha iyi anlayabilirsiniz. Kısa ve öz, etkileyici ve anlamlı veda şiirleriyle, bu evrensel duyguyu yaşayan herkes kendinden bir parça bulacaktır. İşte veda şiirleri:
Sezai Karakoç – Veda
Silahlara veda
Geceye rüyaya ve sana
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinden
Düzenlerin çıkmazına
Çizdiğim resmin
Saat kulesi ağlıyor
Ağzım o çeşit yok
Şişe bu çeşit var
Sen bir gece gelsen
Güneş doğmasa
Gitmeden yine gelsen
Bu yeni geleni
Bu bize bakanı
Sana bir anlatsam
Güneş doğmasa
Sandıkların içini göstersem sana
Çizdiğim resmin
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinde
Bir rafa koyabilsen
Olup biteni ve onları
Sabaha kadar konuşsak
O ürkek ürkek bakanı sana bir anlatsam
Ateşi karı tüfeği çeksem
Ocağa pencereye kapıya
Kemana veda
Yağmurda şeytan ve şapkası
Silahın ölümünü kutluyorum
Tren kaçırmış gibiyim
Sana veda.
Sezai Karakoç
Ayrıca bkz. Elveda şiirleri.
Nazım Hikmet – Veda
Hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın!
Sizi canımda
canımın içinde,
kavgamı kafamda götürüyorum.
Hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın…
Resimlerdeki kuşlar gibi
dizilip üstüne kumsalın,
mendil sallamayın bana.
İstemez…
Ben dostların gözünde kendimi
boylu boyumca görüyorum…
A dostlar
a kavga dostu
iş kardeşi
a yoldaşlar a..!!.
Tek hecesiz elveda..
Geceler sürecek kapımın sürgüsünü,
pencerelerde yıllar örecek örgüsünü.
Ve ben bir kavga şarkısı gibi haykıracağım
mapusane türküsünü.
Yine görüşürüz
dostlarım benim
yine görüşürüz…
Beraber güneşe güler,
beraber dövüşürüz…
A dostlar
a kavga dostu
iş kardeşi
a yoldaşlar a..!!.
elveda..!!…….
Nazım Hikmet Ran
Ayrıca bkz. Yalnızlık şiirleri.
Necip Fazıl Kısakürek – Veda
Elimde, sükutun nabzını dinle,
Dinle de gönlümü alıver gitsin!
Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle,
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin!
Yürü, gölgen seni uğurlamakta,
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta
Yolu tam dönerken arkana bak da,
Köşede bir lahza kalıver gitsin!
Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgara salıver gitsin!
Necip Fazıl Kısakürek
Bir Veda Havası – Yusuf Hayaloğlu
Vakit tamam!.. seni terk ediyorum.
O bütün alışkanlıklardan
Ve bütün sıradanlıklardan öteye,
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum.
Doyamadım inan,
Kanamadım sevgiye…
Korkulu geceleri sayar gibi,
Deprem gecesinde bir yıldız,
Birdenbire kayar gibi;
Ellerim kurtulacak ellerinden,
Bir kuru dal, ağacından
Çatırdayıp kopar gibi…
Aşksa bitti…
Gülse, hiç dermedik.
Bul kendini kuytularda, hadi dal!
Seninle bir bütün olabilirdik…
Hoşça kal gözümün nuru,
Hoşça kal…
Vakit tamam!.. seni terk ediyorum.
Bu, kırık ve incecik
Bir veda havasıdır.
Tutuşan ellerimden
Parmak uçlarına değen sıcaklık,
İncinen bir hayatın yarasıdır…
Kalacak tüm izlerin hayatımda.
Gözümden bir damla yaş,
Sızlayıp resmine aktığında;
Bir yer bulabilsem keşke
Bir yer, seni hatırlatmayan;
Kan tarlası gelincik şafağında…
Ölümse, korktun.
Savaşsa, hep kaçtın…
Vur kendini kuşkularda, hadi al!
Sen bir suydun oysa,
Sen bir ilaçtın…
Hoşça kal canımın içi,
Hoşça kal…
Yusuf Hayaloğlu
Ayrıca bkz. Hasret şiirleri.
Rabindranath Tagore – Artık Gidiyorum
Artık gidiyorum,
Beni uğurlayan kardeşlerim,
Hepinize eğilerek ayrılıyorum.
Yalnız sizin son ve nazik sözlerinizi bekliyorum,
Uzun zaman komşuluk ettik ama
verebildiğimden çok aldım.
Şimdi gün ağardı,
karanlık köşemi aydınlatan lamba söndü,
Bir davet geldi ve ben yol için hazırım.
Bu ayrılık gününde bana bol şans dileyin
arkadaşlarım,
Beraberimde ne götüreceğimi sormayın.
Seyahatime boş eller
ve ümid eden bir kalple çıkıyorum…
Çeviri: Bülent Ecevit
Rabindranath Tagore
Halit Fahri Ozansoy – Aruza Veda
İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri
Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz
Ey eski dost yâd edelim eski demleri
Madem ki son sadânı dağıtmış, yorulmuşuz!
Anlat alevli bir çölün üstünde ansızın
Billur sesinle hıçkırarak doğduğun günü.
Binbir diyarda binbir ilahi güzel kızın
Anlat nasıl terennümün inletti gönlünü.
Neydin gönülde, şimdi ne oldun zavallı sen
Hıçkır benim de bari bu son gizli nâlemi.
Timsalin âsumanda ziyalarla işlenen
Bir pembe gül mü, yoksa bir altın piyale mi?
Akşam gruba karşı tüten bir buhurdanın
Hüznüyle şahit olma nihayet zevaline.
İran yoluyla – Zühre tâcın, nağme kervanın –
Şâhane geldiğin gibi şâhane git yine.
Biz şimdi başka bir yeni âhenge bağlıyız:
Âşık sazıyla geldi erenler bu meclise
Yalnız bugün senin gibi ölgün sadâlıyız
Zira bu saz da parçalanır gülmek istese.
İncitmeden rübabını insafsız ellerin
Zalim temaslarıyla zamanın sitemleri
Ah ayrılırken, inleyerek paslı tellerin
Ey eski dost, yâd edelim eski demleri…
Halit Fahri Ozansoy
Ayrıca bkz. Özlem şiirleri.
Ataol Behramoğlu – On Ayrılık Şiiri 2
Sadece ikimize değil
Bütün hayata üzgünüm
Fotoğraflarda
Bir gece hatırası
Öylesine yalnızım ki
Sanki yokum
Eriyor eski ben
Ve yeni biri olamıyorum
Keder sokulgan adımlarıyla
Gelip kıvrılıyor yüreğime
Hayat sakin
Şafakta evler gibi
Sanki hiçbir şey olmadı
İkimiz yokuz sadece
Biz olan ikimiz yokuz
Deniz hep orada
Ve ağaçlar aynı düşlerinde
Ataol Behramoğlu
Ayrıca bkz. Sitem şiirleri.
Veda Konulu Anonim Şiirler
Bu Son Veda
Bu son gecem,
Bu son veda,
Şafağı bekliyorum,
Seni bekler gibi,
Şafakla birlikte doğacak umutları,
Doğacak güneşi bekliyorum,
Kollarımla sarmak istercesine güneşi,
Sıcaklığını iliklerimde hissetmek için,
Seni bekliyorum,
Şafakta haykırmak için dağlarda,
Güneşle sevişmeyi şafakta,
Ölümü bekliyorum doğacak güneşi beklerken,
İnsanları düşünüyorum,
İnsanları düşündükçe leş kargaları geliyor aklıma,
Fırsatçı ve çıkarcı leş kargaları,
Kan emici yarasalar geliyor aklıma,
Sonra seni düşünüyorum,
Ümitsizce beklediğim seni,
Ölümü bekliyorum, ölümü ve seni
Doğacak güneşi beklerken,
Bu son gecem,
Bu son veda.
Sana da Elveda
Ey cıgaram cıgaram
Bir sen kaldın elimde
Ölümü çekiyorum her nefesimde
Sevdiğimden içiyorum sanma
Varsa param cebimdesin
Çakıyorum bir kibrit
Yakıyorum ucunu
Gıkın bile çıkmıyor
Tütünün kül
Dumanın ciğerlerimde hapis
Kokun siniyor üstüme
Ölü kokusundan pis
Kimsin sen kimsin?
Anam mısın babam mı?
Yoksa yüreğimde sevdam mı?
Sana da elveda diyorum
sen bana zehretmeden hayatı
Ayrıca bkz. Kısa şiirler.
Yokluğumun Resmi
Attığım her adım benden uzakta
Bastığım her yerde yokmuşum meğer
Çırpınırken “ben” denilen tuzakta
“Ben” bana saplanan okmuşum meğer…
Aklım kumsal iken ben toz paresi
Çıktıkça yükseğe alçalır oldum..
Düşündüm, derdimin nedir çaresi
Susarak konuşmak sonunda buldum…
Esrarlı vuslata bir adım kala
Hasretin vecdiyle ben kement attım
Yürekte boğulmak ne güzel bela
Battıkça kurtuldum çıktıkça battım…
Görünmez cevheri buldum diyerek
Körlüğü kör ettim deli bir taşla
Bilmeyi bilmeden bildim diyerek
Boşluğu doldurdum dolu bir boşla…
Nasılların sebebini sorarken
Sualimi cevapladım ‘niçin’de
Çokluğumda yokluğumu ararken
Yalnız kaldım yığınların içinde…
Satır satır böldü beni heceler
Her kırkımı kırka yardım savuştum
Boşluğumu kucakladı geceler
Sessizlikte gürültüyle boğuştum…
Var’da yoku haykırırken her seda
Aklım ki, aklımı başımdan aldı
O’na gidiyorum bana elveda
Sonsuz olan sona bir nefes kaldı.
Veda
Sizden artık son bir defa
Busenizi rica etsem
Demeden bize elveda
Bir nazar eder misiniz?
Onca yılı bir lahzada
Silme mümkünü var mıdır?
Ne olur son bir hatıra
Tebessüm eder misiniz?
Ne olurdu bitmeseydi
Ömrümün güzel günleri
Unutamam o gözleri
Parlayan bir nur misali
Elveda ey beni ahzer
Elveda ey gonca dehen
Elveda ne zormuş meğer?
Elveda sana yasemen.
Ayrıca bkz. Hüzün şiirleri.
Veda Buseleri
Sen ölüm meleğim
Kanamalı yürek çarpıntılarım
Alışıp da bırakamadığım zehirim gibisin
Çaresiz kaldım firari elvedalara
Şimdi tenine susuyorum
Sana soluyorum.
Bir çöküntünün veda buseleri bunlar
Kayıp anların bedelini öderken söylendiler
İstemsiz hareketlerim boşlukta.
Buğulu bir pencereden izliyorum
Gönül kafesimdeki sökükleri.
Avucumdan kayıp giden yaşamlar var
Unuttum dediğim senlikler darmadağın.
Son kurşunum gözlerinde saklı
Hadi durma
Vur beni
Sinemden içeri gir de
Sende öleyim
Artık Elveda
Aşkımı savurdum rüzgarlara,
Gidiyorum buralardan,
Artık elveda…
Kalbim kan ağlıyor ama,
Kararımı verdim, gideceğim,
Artık elveda…
Çok kez denedim olmadı ama,
Bu defa ciddiyim,
Artık elveda…
Aşkımı geri ver bana,
Sende kalırsa dayanamaz bu yürek,
Beni anlıyorsun değil mi?
Aşkımı geri ver bana.
Çok pişman olacaksın,
Beni çok arayacaksın,
Ama bu kırık kalp, tekrar döner mi? Bilmem.
Sende kararını ver.
Eğer git diyorsan,
Ben hazırım.
Ama şunu iyi bil ki,
Benim gibisini Google’da bile bulamazsın.
Şimdilik ben gidiyorum.
Ama aşkımı almadan olmaz.
Onu bana vermezsen,
Yakanı bırakmam.
Ama geri verirsen,
Giderken arkama bile bakmam.
Son sözlerim olur ki,
“Artık sana elveda…”
Veda
Maksadım,
Ne kırmaktı, ne de kırılmak,
Sıradan sorular ve sıradan cevaplardı
Beklediğim.
Bir kalemde silemezsin…
Ben…
Melek değil, ilah değilim.
Derviş değilim, ermiş değilim,
Havayım, suyum, güneşim,
Toprağım…
Kısaca her insanım,
İnsanım…
Benim tepkilerim,
Depremler yaratmalı
Volkanlar fışkırtmalı,
Kasırgalar yaratmalı,
Seller coşturmalı…
Bent vurulamayacak kadar,
Büyük olmalı…
Bunları silebiliyorsan evet
Henüz olgunlaşmamışsın,
Pişmen gerek… Hayat dergâhlarında.
Veda, senin kararındı.
Her fikre, her karara saygım var.
Ben…
Kuzey rüzgârlarının,
Kara iklimlerinde büyüdüm.
Çöl sıcaklarında kavrulup,
İlim dergâhlarında piştim.
Kırıldım ama eğilmedim
Atomlarıma bölündüm ama küçülmedim.
Ben hep aynı yerdeyim
Bu yol… Ne yolcular gördü…
Ben alışkınım vedalara…
Ya sen… Alışkın mısın?
Elvedalara
Elveda Aşkım
Özledim…
Tuttuğum ellerini
Baktığım güzel gözlerini özledim
Her şeyden önemlisi
Ben seni özledim.
Özledim ama bunu gelip sana söyleyemedim
Söyleyemem…
Öyle kızıyorum ki kendime
Lanet ediyorum resmen
Seni seviyorum dediğim güne
Zamanı geri alabilsem
Geri dönerdim o güne
İnanmazdım o yalan sözlerine
Bakmazdım o güzel gözlerine
Kandırılmazdım bile bile…
Hala daha sol tarafımda bir ağrı
Adını duyduğum an başlıyor o sızı
Değil 4 ay,4 yıl da geçse unutamam seni sevdiğim
Engel olamam o sızıya
Olamam…
Artık bundan bile utanıyorum
Sana yazdığım bu şiirlerden
Çünkü sen bu şiirleri hak etmiyorsun
Benden çaldığın bunca zamanın ardından
Beni özlemediysen hala
Elveda aşkım, elveda.
Ayrıca bkz. Aşk şiirleri.
Heidelberg Ruprecht Karls üniversitesinden 2008 yılında mezun oldum. İngilizce, Almanca ve Türkçe bilmekteyim. Almanya’da ikamet ediyorum. Çeşitli sitelerde yazılar yazarak başladığım gazetecilik serüvenini serbest gazeteci olarak devam ettirmekteyim. Güzel sözler, şiirler ve çeşitli konularda 2008 yılından beri Tugbam.com sitesinde yazmaktayım.
Bir yanıt yazın