Tuğbam » Şiir » şehir şiirleri şiiri

şehir şiirleri şiiri


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Şehir şiirleri – Yazan: Admin, Kategori: şiir, Konu özeti: Şehirler ve şehirleri anlatan ünlü ve amatör şairler tarafından yazılmış en güzel ve anlamlı şehir şiirlerini bulabilirsiniz.

Sana Büyük Şehirlerden Bahsedeceğim

Sana büyük şehirlerden bahsedeceğim.
en büyük camiler orada kurulur,
en küçük mezarlar orada kazılır
en kara yazılar orda dizilir.

yüksek minarelerde sela verilir,
civar hanelerde zina edilir.
büyük şehirlerde yalan söylenir tosun,
halbuki küçük köylerin mezarlığı bile yoktur.

büyük şehirlere bağlanma mehmedim.
öyle bir şehre yerleşki,
küçük olsun fakat bizim olsun.
sokaklarında tanımadık yüz,
ensesine şamar atmayacağın kimse dolaşmasın.
her ağacına elin,
her karış toprağına terin değsin.
ve kuytu evlerden birinde
senden habersiz ölenler olmasın.

Bedri Rahmi Eyüboğlu

—————

GİDERSEN YIKILIR BU KENT

Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürperirken

Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca

Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde bir şeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Birde seni ekliyorum susuşlarıma

Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz dostlar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam

Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar

Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık

Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine

Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde

Ahmet Telli

—————

Bu Şehri Bırakmak

Bu şehirde yağmur altında dolaşılır
Limandaki mavnalara bakıp
Şarkılar mırıldanılır geceleri.
Bu şehrin sokakları çoktur,
Binlerce insan gelir gider sokaklarında..
Her akşam çayımı getiren
Ve bir Beyaz Rus olmasına rağmen
Hoşuma giden garson kadın bu şehirdedir.

Bu şehirdedir
Valsler, foksrotlar altında
Şuman’dan, Bramsdan
Parçalar çaldığı zaman dönüp
Bana bakan ihtiyar piyanist.

Doğduğum köye müşteri taşıyan
Şirket vapurları bu şehirdedir.
Hatıralarım bu şehirdedir.
Sevdiklerim,
Ölmüşlerimin mezarları.

Bu şehirdedir işim gücüm,
Ekmek param.
Fakat bütün bunlara mukabil
Yine budur başka bir şehirdeki
Bir kadın yüzünden
Bıraktığım şehir.

Orhan Veli Kanık

—————

BU ŞEHİR

Bir sabah evden çıktım
Sokaklar ışıl ışıldı.
Dört yanım günlük güneşlik
Tertemiz bir hava ciğerlerimde
Nereye baksam mutluluk, umut, sevgi
Nereye gitsem bir uçarılık yüreğimde
Alışmadığım iyimser duygular
Gökyüzü inadına mavi
Yaşamak inadına güzel
Bu nasıl şehirdir böyle
Bütün sokaklar Utrillo’nun ellerinden çıkmış
Bütün evlerde Dufy’nin renkleri
Beyaz beyaz güvercinler damların üzerinde
Hava ılık mı serin mi belli değil
Kadife gibi
Gözleri namuslu namuslu parlar insanların
Gökyüzü inadına mavi
Yaşamak inadına güzel
Bu şehirde sen varsın…

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

—————

BÜYÜK ŞEHİR

Bir değil hallerin beş değil
Nasıl anlatsam hepsini bir bir
Nasıl bağlansam sana nasıl, büyük şehir.
Yüz tane kolum olsa kucaklamağa yetmez
Tepeden tırnağa dudak kesilsem bitip tükenmezsin.
Anten misali gerilse bütün damarlarım
Nasıl duyarım semt semt bucak bucak seni
Nasıl sararım?
Büyük hastanelerinde yatarım insan dolu,
Büyük gemilerine binerim mahşer,
Hanların dolu, hamamların dolu…
Gel gör ki her Allahın günü
Göz göze, diz dize
Tramvayda, sinemada, meyhanede, mabette.
Herkes kendi murdar karanlığına gömülmüş
Herkes gurbette.

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU

—————

İki Kent

Dizlerinde kalırsın bir akşam vakti
Soluklarına uğrarsın, kısılmış gözlerine
Geçersin geçersin geçersin
Gökteki tek yıldızdan üşüyerek.

Görüyorsun değil mi
Ne kadar inceldi kent
Nerdeyse şuracıktan
Ansızın bir kent daha görünecek.

Bak işte, duyuyor musun
Öpüldün bırakıldın sanki
Bir değil iki türlü senin de soluğun.

Edip Cansever

—————

HAYDİ GÜLE GÜLE GÜLÜM

Haydi güle gülü gülüm
haydi güle güle
Hani ağlamak yoktu?
Ağlama kızım,
gözüne batacak sürmelerin.
Taksiye bindin işte,
işte hapishanesinde yattığım şehrin
geçiyorsun içinden.
Şöför belki ben yaşta bir adam
dikiz aynasından bakıyor sana
anlıyor bu güzel kadının ağlamasını.
Belki onunda içerde yatanı vardır,
belki tanır beni, belki kendiside bizdendir.
Biliyorum:
Demirlerden seyrettiğim bu şehir
kaplıcalar
türbeler
ipek fabrikaları ve kocaman bir çınardır.
Ve sahici insanları
benim insanlarım
nasılda perişan…
Fakat yüzlerine güneş vurmuş gibi olmuştur
sen gözyaşları arasından
onlara baktığın zaman.
Sen bu şehre bundan öncede geldin demek?
Sen bu şehre gelesinde beni aramayasın!
Öylemi? ağla gülüm!
Hemde hüngür hüngür ağlamalısın.
Hayır ağlama, Allah belamı versin benim ağlama!
Etrafına bak:
Ben ve şehir çoktan arkada kaldık

NAZIM HİKMET

—————

Bir Şehir Çiz Bana

Bir şehir çiz bana içinde anılar canlansın.
Bir şehir çiz bana içinde sevdalar yaşansın.
Öyle bir şehir olsun ki, denizler kucaklasın.
Yeni yaşamlar doğsun, eskiler onunla yaşansın.

Bir şehir çiz bana içinde tarihler yazılsın.
Bir şehir çiz bana içinde dinler kaynaşsın.
Öyle bir şehir olsun ki, uğruna savaşlar yapılsın.
Yeni çağlar açsın, eski çağlar kapatsın.

Bir şehir çiz bana ona ulaşmak çok yakın olsun
Bir şehir çiz bana orada yaşamak rüya olsun.
Öyle bir şehir olsun ki, kıtalar kucaklaşsın.
Öyle bir şehir çiz ki, adı İstanbul olsun.

—————

Bir Destan Şehir

Bir şehir ki; âlemde yoktur dengi, benzeri
Baygın baygın, herkesin ona bakar gözleri
Bakışları mest eder, tutuşturur özleri
Sevdiğine kendini tam verir bu şehir
Sevmediğine acı, gam verir bu şehir.

Bağrı yanık tarihin, içi ezik mensubu
Gözü yaşlı zamanın, düşlerdeki efsunu
Hayal olmuş tâlihin, tortulaşmış yosunu
İsimsizlere isim, nâm verir bu şehir
Sevmediğine acı, gam verir bu şehir.

Ah bu şehir, bu şehir; sevgisi coşkun nehir
Manzarası emsalsiz, güzelliğiyse mâhir
Onunla olmak Kevser, onsuz kalmaksa zehir
Hizmet edenlerine dem verir bu şehir
İhânet edenlere gam verir bu şehir.

Yedi tepede sönmez meşâle ezel, ebet
Ayrılığı idamlık, muhabbeti müebbet
Sevenlerine yârdır, bilinsin ilelebet
Derde devâ, hastaya em verir bu şehir
İhânet edenlere gam verir bu şehir.

—————

Ey İstanbul

Sana hasret yaşıyorum, senden uzakta
Her semtin ayrı bir şarkı, ayrı bir şiir
Anlatılan hep sensin dilde, dudakta
Güzel şehir, cezbeli şehir, efsane şehir..

Taşı toprağı altın demek, çok az sayılır
Sendeki ilim-irfan tüm ülkeye yayılır
Seni gören herkes, güzelliğine bayılır
Güzel şehir, cezbeli şehir, efsane şehir

Şifa sende, aş sende; iş sende, buluş sende
Neyi ararsan var, dertlerden kurtuluş sende
Artıyor nüfûsun her gün, sen istemesende
Güzel şehir, cezbeli şehir, efsane şehir..

Ozanlarımız tüm dünyaya senden seslenir
Herkes her şeyi senden alır, senden beslenir
Tüm iller, sana benzemek için heveslenir
Güzel şehir, cezbeli şehir, efsane şehir..

Sen fethedilince, yepyeni bir çağ başladı
Aydınlandı karanlıklar, zulüm yavaşladı
Tüm dünya sana özendi, seni alkışladı
Güzel şehir, cezbeli şehir, efsane şehir..

Feyz aldın asırlarca Mekke’den Medine’den
Kâbe’yi hatırlar, Eyüp Sultan’ı seyreden
Sultan Fatih’i biz göndermiştik Edirne’den
Güzel şehir, cezbeli şehir, efsane şehir!

—————

Çocukluğumu Bıraktığım Şehir

Ah Erzurum!
Çocukluğumu bıraktığım şehir…

Salkım salkım kristal tanelerinle
Ve karbeyaz halıların yerde
Çeşmelerinden akan buz gibi sular;
Şifadır her derde…
Erzurum:
Çocukluğumu bıraktığım şehir…

Kardan evlerin,
Buzdan ağaçlarla süslü
Sıcak sıcak içime akar.
Ve şimdi uzaklarda kalan yar…
Erzurum:
Çocukluğumu bıraktığım şehir…

Sokaklarında oynadığım oyunlar;
Halen yüreğimde yaşar.
Sevgin bedenimde durmaz, taşar…
Erzurum:
Çocukluğumu bıraktığım şehir…

Okul yolunda yaşadığım,
Ve hiç unutmadım çocukça aşklar;
Kor ateşler gibi içimi yakar.
Erzurum:
Çocukluğumu bıraktığım şehir…

Bir yarım halen sende,
Senin sevgin dün gibi yüreğimde.
Ve seni unutmadı aşk dilencisi…
Erzurum:
Çocukluğumu bıraktığım şehir…

Unutmak güzel şeydir,
Varsa unutacağın biri…
Ben seni unutmadım;
Unutmak istemiyorum seni…
Erzurum:
Çocukluğumu bıraktığım şehir

—————

O Şehir Değil

Balkonlarda fesleğenler kurumuş
Perdeler kapalı insanlar sefil
Sevgiler mazide bir varmış yokmuş
Bu şehir sevdiğim o şehir değil

Akasyalar küsmüş çiçek açmıyor
Güneşi kaybolmuş ışık saçmıyor
Taptığım o gözler aşkla bakmıyor
Sevdiğim bu şehir o şehir değil

Yeşiller yok olmuş her taraf beton
Oynayan filmlerin sonu kötü son
İnsanlar biçare pul olmuş milyon
Bu şehir sevdiğim o şehir değil

Göç etmiş bulutlar yağmur yağmıyor
Parklarında bülbül artık ötmüyor
Sana kavuşmaya gücüm yetmiyor
Kayseri sevdiğim o şehir değil

Lale boyun bükmüş yasemen ölgün
Çevrem hep karanlık doğmaz artık gün
Benden uzaktasın olmuşum sürgün
Sevdiğim Kayseri bu şehir değil

—————

İstanbul

Dünyada güzeldir yeri
İstanbul bir cennet şehir
Mescitleri, camileri
İstanbul bir cennet şehir

Yedi tepe üzerinde
Eyüp Sultan yatır onda
Sevgisi yürekte, canda
İstanbul bir cennet şehir

Ayasofya, Sultan Ahmet
Fatih Sultan çekmiş zahmet
Allah ona vermiş rahmet
İstanbul bir cennet şehir

Beyazıt’ta gezin şöyle
Tarih, kültür seyir eyle
Gören kişi doğru söyle
İstanbul bir cennet şehir

Beşiktaş’ı, Eminönü
Topkapı, Üsküdar yönü
Çamlıca’dan görün onu
İstanbul bir cennet şehir

Sahabeler dolu bir yer
Yatır veliler, şehitler
Bağrında Yûşa Peygamber
İstanbul bir cennet şehir

Çobanoğlu elde kalem
Peygamber’den almış selâm
Hadis ile olmuş kelâm
İstanbul bir cennet şehir

—————

Şehir ağladı

Bu gün gök delindi sanki aniden
Düşen dolulardan camlar kırıldı
Bir anda sel oldu şehrin gözleri
Yokluğuna sevdiğim şehir ağladı

Şimşekler gürledi çığlık çığlığa
Sanırsın aniden gökler yarıldı
Sağnak oldu yağdı ağıtcasına
Sensizliğe sevdiğim şehir ağladı

Karardı tüm şehir geceler gibi
Gün ortası sanki gece bastırdı
Göz yaşı değildi yağan..göz yağdı
Özlemine sevdiğim şehir ağladı

Bugün şehir benim anladım onu
Derbeder dolaştım paylaştım ağıdını
Gözyaşlarım karıştı taşkın akan suyuna
Hem ben ağladım bugün,hem de şehir ağladı

Reklamlar

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir