Tuğbam » Şiir » Hüzün şiirleri

Hüzün şiirleri


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Hüzün şiirleri sayfası – Bu sayfamızda en güzel ve anlamlı hüzün şiirleri yayınlamaya çalıştık. Şiiri yayınlayan Admin, Kategori: şiir.

Geride Kalan

O tren gitti
ben kaldım
bir güz yaprağıydı hüzün
döne döne
indi önüme

yerde ezik bir karanfil
gözlerimde son gülüşün
ve belki hâlâ sallanan elin

o tren gitti
ıpıssız kaldım
yaslandığım ağaç gövdesi
nasıl anlasın beni?

gittikçe daha uzaksın
ses yok kulak dayadığım raylarda
kim duyacak içimde kopan çığlığı
kim görecek beni
kör karanlığında gecenin?

gökte akan bulut
varır mı senin gittiğin topraklara
benden sana taşır mı bu yağmuru?

rüzgara bıraktım kendimi
sürüklenip gidiyorum
bir şiir seni fısıldıyor
boşluğa düşüyor adımlarım
sigaram söndü ateşim yok
meyhaneler çoktan kapanmış
kendime çekilsem
limanım belirsiz
pusulam kayıp

o tren gitti
ben kaldım
bir güz yaprağıydı hüzün
döne döne
indi önüme

—————–

Bitmez Tükenmez Can Sıkıntısı

Bir bıçak saplı durur göğsünde,
Hangi su tasına uzansan boş;
Hangi pencereye koşarsan koş
Aynı siyah güneş gökyüzünde.

Aynı siyah güneş, aynı siyah,
Aynı susayış, aynı koşu, aynı…
Of… hep aynı şey, aynı şey, aynı şey,
Aynı, aynı, aynı, aynı, aynı.

—————–

Kimsesizlik

Yıllardır bir kıvılcım kapalı kında,
Kimsesizlik dört yanımda bir duvar gibi;
Muztaribim bu duvarın dış tarafında,
Şefkatına inandığım biri var gibi.

Sanıyorum saçlarımı okşuyor bir el,
Kıpırdamak istemiyor göz kapaklarım;
Yan odadan bir ince ses diyor gibi “gel”
Ve hakikat bırakıyor hülyamı yarım.

Gözlerimde parıltısı bakır bir tasın,
Kulaklarım komşuların ayak sesinde,
Varsın yine bir yudum su veren olmasın,
Baş ucumda biri bana ‘su yok’ desin de.

—————–

Yalnızlık

Yalnızlığımı büyütür kalabalık
Gökdelen’in gölgesine siner
Karanfil Sokak kalınlaşır
yoksul kadın çocuklarıyla
çöplerin üzerine konar
gözleri cam kırıkları
sevgilim gelir yalnızlığım büyür
çocukken gökkuşağına düştüğüm
gökyüzü gelir kirli güvercinleriyle.

Kimin öznesiydi mevsimler
işkence öyküleri kimindi
ayrılığın sesi miydi adımnlarım
suyu bekleyen uçurum mu
kanatlandım yalnızlığımla son mevsime
içimde bir kedi yavrusu.

—————–

Gül, Sonbahar, Sonra

Bir alev-gül baygın dudaklarında
Düş düş…
Yalnızlık ormanları kuytu
Bütün masallar büyümüş…

Oltalarda mercan balıklar
Yalnızlık denizleri, derin
Düşünüyorum, kuytu odalarda
Bir güle uzanıyor ellerin…

Bir damla yaş gibi sıcacık
Bakışlarında eylül bahçeleri…
Bir gül gibi topluyorum usulca
Uykusuz geceleri…

Bir gül yaprağısın uzakta
Hayal gibi yok musun, var mısın?
Yalnızım, dertliyim, çaresizim
Duyar mısın?

—————–

Büyük Yalnızlık

Önce çaresizlik çaldı kapıları
Sonra yoksulluk
Bütün âşina çehreler silindi aynalardan
Bir anda boşaldı dünya
Yapayalnız kaldık

Tez tükendi umut ekmeği
Bitiverdi suların hayali
Çevirdik derin bir karanlığa gözlerimizi
Sen ey büyük yalnızlık
Bir sen terketmedin bizi

—————–

Garip Kişi

Bu akşam ilk olarak ağladım,
Bekâr odamın penceresinde.
Hani ev bark? Hani çoluk çocuk?
Ne geçti elime bu hayatın
Meyhanesinde, kerhanesinde?
Yatağım bu gece böyle soğuk.
Saadet bu ömrün neresinde?

—————–

SÜRGÜNÜM

Sürgünüm içinde senin olmadığın şehirlere,
Sürgünüm,
Senin olmadığın her an da,
Delirircesine seni anlatan sevda türkülerine..
Sürgünüm,
ßenliğine,nefesine..
En çokta imkansızlığına sürgünüm..
Senin olmadığın her gerçeğe biraz daha sürgünüm..
Yürüdüğün her kaldırıma,
Yazdığın her mısraya,
ßensiz dinlediğin her türküye sürgünüm..
Düşlerime sürgünüm..
En çok ta içinde bir benim olamadığım o düşlerine
Sürgünüm..
Seninle başlayıp,seninle biten,
Her kadehler ele alındığın da ilk yudum da akla gelen senin,
Hasretine sürgünüm..
ßakarken beni kendimden alıp götüren,
Hiç bilmediğim bir diyar da son bulan düşlerime sürgünüm..
ßana bakarken beni yakan gözlerine,
Sözlerine sürgünüm..
Üşüdüğüm her an da yanımda olmayan bedenine,
Ellerimi bir türlü tutmayan ellerine sürgünüm..
Sensiz gecelere,kışlara sürgünüm ben..
Karın yağışına,
Yağmurun akışına,
Göz yaşlarımın bedenimi tek tek ıslatışına sürgünüm..
ßunca sevda içinde sevdasızlığı seçen,
Seni seçen,
Seni seven,
Deli yüreğime sürgünüm.

—————–

Yoksun

Anladım bu şehirde yoksun.
Gitmişliğin var benden habersiz,
Bu şehir senden yoksun.
Gittiğin yerlere götürdün mü güneşini?
Buralara sonbaharı ısmarladın mı bari?
Ne çok soru sorar oldum böyle.
Alıver şu sabahları da bitsin kavgam.
Kendimle konuşmalarım,acınacak hallerim.
Ve ümitsizce uyanıp tutarsızca yaşamam,
Bitiversin bu kaygılarım…

Madem bu gök mavilerinde yoksun.
Bırakta yazayım ölümü anlıma.
En hazin öyküler başlar şimdi bende,
Atıver gitsin beni uçurumlara.
Bir ömrüm var oda senden yoksun

—————–

Hak Etti Bu Yürek

Sevgine sessiz kaldı,etmedi hiçbir laf,
Umutlarını bir bir yok etti bu yürek.
Bilmem kabul olur mu,senden dilese af,
O saçlarını tel tel ak etti bu yürek.

Ne söylesen haklısın,tutsan da bana kin,
Kızmaya yüzüm yok ki durmalıyım sakin,
Bilmeyerek çok defa kırdımsa da lakin,
Üzülme diye dua çok etti bu yürek.

Konuştuğun cümleler arkasına baksa,
Ölmüş beni görürler,gittiler mi yoksa,
Söylediğin her bir söz canımı da yaksa,
Sakın özür dileme hak etti bu yürek.

Reklamlar

Bu Yazıyı Facebook Twitter Sayfanda Paylaş


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir