Bu sayfamızda ünlü şairlerden ankara şiirleri kısa, ankara şiirleri uzun, ankara için şiirler, en güzel ankara şiirleri, yeni ankara ile ilgili şiirler sizler için olanlarını yayınladık.
ANKARA
Ey insan arşı yayla! Ey bozkır! Ey Ankara!
Seslen bana: Ben senden nasıl uzak yaşarım;
Bahtım, senin bağrından ayrıldığım an kara,
Ben sendeki gözlerden feyz alarak yaşarım.
“Halep ordaysa arşın burda.” dersen ne çıkar?
Sende al atım için meydan da cirit de var.
Başka yerin sahrası hız almaya bile dar!
Ben sende heyecanım şahlanarak yaşarım!
Koşarım bozkırlarda gem bilmeyen bu tayla,
Hislerim sürü sürü benim, bağrım da yayla.
Ana gibi, yar gibi kaynaştım Ankara’yla,
Alnım gökten yukarı, mermerden ak yaşarım.
Fatih’in gemileri nasıl kaydı karada?
Nasıl bir sızı vardır şerefli bir yarada?
Ben böyle imkânsızlık içinde Ankara’da,
Hayatımı sürerim, hislerimi yaşarım.
Gönlümü atsalar da dünyanın bir ucuna,
Düşer bir gülle gibi Ankara’nın burcuna,
Bilmem şahin sığar mı avuçların ucuna,
Ankara’da ben böyle çırpınarak yaşarım.
Behçet Kemal ÇAĞLAR
—
Ankara
Kara günün şafağıdır.
Devrimlerin kaynağıdır.
Sevinç verir, gam dağıtır,
Yurdumuzun güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Saltanatın battığı yer.
Atamızın yattığı yer.
Türk kalbinin attığı yer.
Yurdumuzun güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Yeni yola ordan girdik;
Öz benliğe orda erdik.
Biz bu yere gönül verdik.
Yurdumuzun güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Kurtuluşun eşiğidir.
Hepimizin ışığıdır.
Cumhuriyet beşiğidir.
Yurdumuzun güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Ordadır en ünlümüz,
Yurdu bekler gece, gündüz,
Ondandır bu ak günümüz
Ankara yurt güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Ankara’yı yok bilmeyen,
Kuşlar gibi uçar tren,
Görmedinse bin, git hemen.
Ankara yurt güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Zeki TUNABOYLU
Ankara
Ankara’da doğdu gün;
Öğün Türk oğlu öğün.
Tan yeridir Türklüğün,
Bahtı ak, taşı kara
Adı büyük Ankara.
Ordu kuruldu,
Düşman orda vuruldu.
Türk’e bir kale oldu.
Bahtı ak, taşı kara
Yurdun kalbi Ankara.
Harp meydanı orası
Başkomutan ovası
Bahtı ak, taşı kara
Can evimiz Ankara.
H.Ali YÜCEL
—
Ankara
Ankara’ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar…
kimse keman çalmaz belki ama
çok keman çalınsın balolarında
diye yapılmış
gri sisli binalar…
alnının ortasında
ciddi bir devlet asabiyeti.
çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
(biz bir şeyi delicesine severiz
ama tanrım neyi?)
kahve önü çatlak mozaik
bel kemiğine tehdit
kürsüler üstünde
çok sigara içen
öğrenciler
bir daha asla yaşayamayacağı
aşkları teğet geçerken
hep onu sevmeyenleri severek
hep onu sevenin gözlerinden
kalabalıklara kaçarak
karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
bir izmirli güzele dayatmak varken
(hep kardeş olacak değiliz ya,
yaşasın halkların sevgililîğî!)
soyut bir sevdaya
beşik kertilmiş olan
dağda çoban,
şehirde şark çıbanı sayılan,
fırat’ın büyük elleri
ararat’ın kız yelleri
cilo’nun derin nefesleri
hülasa kente hukuk mukuk okun
mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş
anadolu çocukları, ankara’ ya öyle yakışırdı ki kar
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar
(belki balkona kar seyretmeye çıkar diye
sevdiğimiz kızlar
çok dibimiz donmuştur ve çoğu zaman
bu kar mevzuu
kızlara yeterince ilginç gelmemiştir
hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar
hüzünlü gelmez insana
ankara’da,
yoksa bugün bir hayat
yaşanmayacakmı duygusu çöker bütün bozkıra.
Kimse keman çalmaz belki
Belki bu fiim hiçbir zaman
o kadar fiyakalı olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
o okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
tadını vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
bizzat Urfa’da hatta
Ama hiçbirinde
o kadar aç oturrnadım sofraya
ankara’ya
öyle yakışırdı ki kar
çok yabancı bir soluk duyulur bazı
bilinmez bir dilin ıslığından
anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
öyle deme
Ankara’yı sevmeyene bir zulümdür
bu kadar insanın neden ankara’yı sevdiğini anlamadan
ankara’da yaşamak
yollarına hep sevdiğimiz insanların
adlarını vermediler ama biz her duvara
bilvesile onların adını yazarak yaşadık
kül ve betondan mürekkep
yaşadıkça yaşanılası gelen
o tuhaf bozkır kokusunda.
ankara’ya öyle yakışırdı ki kar.
asfaltlar ışıldar…
bir günden bir sürü gün yapan
mesai saatlerinde hiçbir şey yapan
hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
rakıyı bol sulu içen
dokunmasın için deği!
çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,
hep kağıtlara bakarak,
hep kağıtlardan bakarak
hem neşet ertaş’ ı hem bülent ersoy’ u
aynı anda sevmeyi başararak,
karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
çok beğenmeyerek ama
yine de bu tasarrufunu takdir ederek
boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
yürüyen…
memurlar…….
ankara’ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar…
biz, şimdi kapalı birr kuruyemişçi
dükkanının -ki bütün plan kar altında
tuzsuz ay çekirdeği çitileyip
yanı sıra bafra içmektir-
kötü ışıklandırılmış vitrininden
umutsuzca içeri bakan,
kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,
merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,
-yani sistem kendi verdiği kimliği
zırt pırt geri istemektedir-
doğduğu yer yüzünden
doğuştan kavgacı zannedilen ama
pek çoğu kavgadan nefret eden
kavgacı esmer cesur korkak
çoğu kürt çoğu türk çocuklardık…
ankara’ya öyle yakışırdı ki kar….
ha sonra belki ahmed arifin aklına
hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara’ yı
O’nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir:
kar altındadır varoşlar
hasretim,nazlıdır ankara…..
ustam yine sen bilirsin ama
hangi aralıkta bir şair ölmüşse
işte o,en netameli aydır bence.
ankara’ya öyle yakışırdı ki kar…
asfaltlar ışıldar…
yalanlar…
şimdi ve sonra ne zaman ankara’ya kar yağsa
elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.
Yılmaz ERDOĞAN
Yuruyorum Ankarada
Boynumda kaşkol
Elimde eldiven
Dışarda kar
Kuru ayaz
Gönlümde acı
Gönlümde neşe
Gönlümde sızı
Yürümek güzel ankarada
Cafeleri bol
Döneri meşhur
Görürsün kale’yi karşıda sur
Gönlümde keder
Gönlümde sevgi
Gönlümde ah, vah
Yürümek güzel ankarada
Duraklar kalabalık
Otobüsü bol
Bir taraf ankararay
Bir taraf metro
Merdivenleri say bitmez
Sevgide insana yetmez
Gönlümde acı
Gönlümde sancı
Gönlümde güzellikler
Yüzümde gülücükler
Yürümek güzel ankarada
Çankaya, kızılay
Işıl, ışıl parlıyor
Kuğulu park sakin, sessiz
Ankara kalabalık, var densiz
Gönlümde sevgi
Aklımda şiir
Nerde üstat, nerde pir
Gönlümde ah, vah
Yürümek güzel ankarada
Ulus, saman pazarı
İsmet paşa, bent deresi
Hacı bayram türbesi
Hisarı, kalesi
Gençlik parkı sıhhıyesi
Kuşbakışı bak anıttepe
Atatürk’ü gör içinde
Gönlümde sevgi
Gönlümde keder
Ankara dünyaya değer
Gönlümde ah, vah
Yürüyorum ankarada
—
Ankara Marşı
Ankara, Ankara, güzel Ankara,
Seni görmek ister her bahtı kara.
Senden yardım ister her düşen dara,
Yetersin onlara güzel Ankara.
Burcuna göz diken, dik başlar insin,
Türk gücü orada her zoru yensin,
Yoktan var edilmiş ilk şehir sensin,
Varolsun toprağın, taşın Ankara.
Halil Bedii YÖNETKEN
***
Ankara
Kara günün şafağıdır.
Devrimlerin kaynağıdır.
Sevinç verir, gam dağıtır,
Yurdumuzun güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Saltanatın battığı yer.
Atamızın yattığı yer.
Türk kalbinin attığı yer.
Yurdumuzun güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Yeni yola ordan girdik;
Öz benliğe orda erdik.
Biz bu yere gönül verdik.
Yurdumuzun güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Kurtuluşun eşiğidir.
Hepimizin ışığıdır.
Cumhuriyet beşiğidir.
Yurdumuzun güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Ordadır en ünlümüz,
Yurdu bekler gece, gündüz,
Ondandır bu ak günümüz
Ankara yurt güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Ankara’yı yok bilmeyen,
Kuşlar gibi uçar tren,
Görmedinse bin, git hemen.
Ankara yurt güneşidir,
İçimizin Ateşidir.
Zeki TUNABOYLU
—
Ankaram
Nice uygarlıklar görmüştür başın,
Anlatayım,herkes duysun Ankaram.
Bugün özgürdür toprağın,taşın,
Kimse aç kalmasın doysun Ankaram.
Sırayla yaşanmış tarih izleri,
Malazgirt den aktı,doldu özleri,
Başkent oldu.mutlu etti bizleri,
Şehirler içinde beysin Ankaram.
Atamı bağrına basmıştı Dikmen,
Düşmanı yok etti,hücuma kalkman,
Kurtuluş aşkını kalplere ekmen,
Karanlık gecemde aysın Ankaram.
Cumhuriyetimiz sende kuruldu,
İşgale gelenden hesap soruldu,
Savaşlardan sonra meydan duruldu,
Hasmına gerilmiş yaysın Ankaram.
Seymenler oynar misket oyunu,
Çubuk,Kurtboğazı verir suyunu,
Merada otlatır,keçi,koyunu,
Dönere yoğurdu koysun Ankaram.
Metrosunda türkü söyler rayları,
Gelmiş,mesken tutmuş Türkün boyları,
Hacı Bayram Veli gibi huyları,
Hüseyin Gaziyi saysın Ankaram.
Görün gençlik,Güven,Kuğulu Parkı,
Çiçekler rengarenk doğanın farkı,
Buradan hızlanır devletin çarkı,
Haklının yanında oysun Ankaram.
Nehirler takın,barajlar küpen,
Nöbette ordumuz olmasın şüphen,
Nur içinde mabet,bak,Anıttepen,
Zorda sığındığım koysun Ankaram.
Otagara bakarsan boyunda gerdan,
Elmadağı kışın geçilmez kardan,
Kaplıcada şifa beklenir terden,
Kızakla kaymayan kaysın Ankaram.
Yuvanın kavunu,Güdülde kiraz,
Akşam Gölbaşında mehtap eder naz,
Aydos yaylasında doyumsuzdur haz,
Namını dünyaya yaysın Ankaram.
Uruş,Beypazarı hais balımsın,
Çeşit çeşit meyva dolu dalımsın,
Moganla içiçe köşküm,yalımsın,
İçimi ısıtan çaysın Ankaram.
Tiyatro,opera,seyret baleyi,
Müzelerden sonra gezin kaleyi,
Sakın unutmayın Ata Kuleyi,
Hipodrumda nazlı taysın Ankaram.
Bayrağım göklerde dinlerim ezan,
Rabbime duamdır Odurki yazan,
Aman Ankarama gelmesin hazan,
İsterse canıma kıysın Ankaram.
—
Karlı Bir Ankara Gecesi
el ayak çekilmiş sokaklardan
bütün gece kar yağıyor Ankara’nın kalbine
tatil yağıyor öğrencilere, öğretmenlere
ıssız parklar, çocuk bahçeleri
şimdi kar altındadır
rüzgarın soluğuyla şarkı söylüyor
dallarda ışıklar
bütün pencerelerde indirilmiş panjurlar
kapanmış perdeler
bu saatte bir ben ayaktayım
kar altındayım
kentimin ışıklı bulvarlarında
sessizce yürüyorum
düşlerin bahçesinde yitik cennetler arıyorum
sarhoş bir hülyanın kollarında
kar kokusunda
yürüyorum sessizce Ulus’tan Kızılay’a
Kızılay’dan 100.Yıl’a
yolda sayfalar dolusu
yazılmış, çizilmiş kalbim
kalbimin karşısında
hüzünlü ışıklarla öpüşüyor Hitit Heykeli
selamlayıp geçiyorum kentimin talihsiz simgesini
bir türlü ayrılamadım senden
güzel kentim Ankara
özgürlüğüm de sendedir, tutsaklığım da
senin zindanlarında açıldı kalbime yara
tüm acılara karşın yine de
seviyorum seni Ankara
bu gece bir ben ayaktayım
bir benim nöbette
saatlerdir inatla yürüyorum
özgürlüğün koynunda mutluluk arıyorum
sonunda evimin kapısındayım işte
kentimin şafağı gözlerime saplanıyor
yorgunluğun yüzünde ışıyor sabah
“elveda” diyorum, tükettiğim geceye
ve “merhaba” diyorum yeni güne
yeni bilmeceye
—
Ankara Üzerine
Esiyor başımda kavak yeli
Kızılayda kalabalık insan seli
Kimi leyla, kimi mecnun
Kimi akıllı, kimi deli
Kimi alim, kimi veli
Esiyor başımda kavak yeli
Dışarda kar yağıyor lapa, lapa
Yol var doğru
Yol var sapa
Serdar güzeli doğruyu görür
Yaşam sonu olan ömür
Esiyor başımda kavak yeli
Kızılayda kalabalık insan seli
Ankara sen ankarasın
Neler gördün, neler duydun
E söyle kardeş vatan için
Kaç taş üst üste koydun
Ankaram bakarım sana kıyamam
Ne badireler atlattın sen
Ne kişiler senin için giydi kefen
Yürüdü koçlar, öldü seğmen
Kalense taş gibi ayakta
Ankaram sancağın dalgalanıyor
Serdar sana baktı inan ağlıyor
Esiyor başımda kavak yeli
Kızılayda kalabalık insan seli
Kimi leyla, kimi mecnun
Kimi akıllı, kimi deli
Kimi alim, kimi veli
Esiyor başımda kavak yeli
Ankaram sen farklısın sen
Ankaram sen canımsın sen
—
Ankaradaki Kar Şiiri
Bir santimde olsa kar yağdı
Ankara beyazlara büründü
Oğlum emreye söz verdim
Kartopu oynayacaktık
Bir santimde olsa kar yağdı
Ankara beyazlara büründü
Oğlum emreye söz verdim
Kardan adam yapacaktık
Ne yazık hevesimiz, kursağımızda kaldı
Oğlum hayalimiz, bir başka güne kaldı
—
Sevgilim Ankara
Ankara’dayım…
Oturdum ortalıkta bir yere yine.
Sitem etmeyi özlemişim
“Türk, ÖĞÜN, Çalış, Güven yazanlara şu heykele…
En düzeli keşmekeş
En pahalı memuriyet ve de…
Ama benim Ankara’m
Vatandan sonra vatan
Ankara’m…
Marjinal bir monotonluk,
En sıra dışı tekdüzelikler
Ve en can alıcı güzellikler:
Öğrenciler…
Memurlar…
Bürokratik soğuklar…
Sevgilim Ankara;
Bitmeyecek sana susuzluğum
Sana açlığım,
Sana yorgunluğum
Ve sensizliğe boğukluğum…
Gri sendeki kadar güzel değil asla
Sendeki kadar kasım değil hiçbir ay
Ve sen kadar benim değil hiçbir şehir!
Hayatıma girişin çok güzeldi.
Belki daha güzeldi gidişin…
Ama hepsinden güzeli
Seninle kucağıma doğmasıydı güneşin
Daha Fazla Ankara şiirleri
- Ankarayı dinliyorum
- Akşam şiiri
- Başkentin ufkunda şiiri
- 27 aralık şiiri
- Ankara şiiri Abdulkadir paksoy
- Ankara şiiri Ahmet telli
- Çıktım ankara kalesine şiiri
Bir yanıt yazın