Abiogenesis Abiyogenez Teorisi – Gerçek adı Abiogenesis olan Abiyogenez Teorisi hakkında sizlerle burada bilgiler paylaşalım istedik. Buyrun Abiyogenez Teorisi;
Abiyogenez (Abiogenesis) Teorisi Nedir?
Abiyogenez teorisi, cansız maddelerin tesadüfen bir araya gelerek canlı bir organizma oluşturacağını ileri süren teoridir. Hiçbir bilimsel kaynağa dayanmayan ve bugün evrimcilerin terk etmek zorunda kaldıkları bu teori, biyolojinin çok geri olduğu 16. ve 17. yüzyılda bilimsel bir gerçek sanılıyordu.
Ortaçağ’da, böceklerin yemek artıklarından, güvelerin yünden, farelerin buğdaydan oluştuğuna yaygın olarak inanılıyordu. Hatta, bunu ispatlamak için ilginç deneyler dahi yapılmıştı. Örneğin; 17. yüzyılda yaşayan Belçikalı bir fizikçi olan J. B. Van Helmont, kirli insan gömleğiyle buğday tanelerini bir araya koyduğunda, farelerin oluşacağını sanmıştı. Etlerin bir süre sonra kurtlanmasının da, hayatın cansız maddelerden türeyebildiğine bir delil olduğu zannediliyordu. Oysa daha sonraları, etlerin üzerindeki kurtların kendi kendilerine oluşmadıkları; sineklerin bıraktıkları gözle görülmeyen yumurtalardan çıktıkları anlaşıldı.
Bilimsel Olarak, “Abiyogenez” Değil; “Hayat Ancak Hayattan Gelir” Görüşü Geçerlidir
Darwin’in Türlerin Kökeni adlı kitabını yazdığı dönemde, bakterilerin cansız maddelerden oluşabildikleri inancı bilim dünyasında yaygın bir kabul görüyordu. Oysa Darwin’in kitabının yayınlanmasından beş yıl sonra, ünlü Fransız biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluşturan bu inancı “hayat ancak hayattan gelir” görüşü ile (biyogenez) kesin olarak çürüttü. Pasteur, yaptığı uzun çalışma ve deneyler sonucunda vardığı sonucu şöyle özetlemişti:
“Cansız maddelerin hayat oluşturabileceği iddiası artık kesin olarak tarihe gömülmüştür.” (Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular Evolution and The Origin of Life, New York: Marcel Dekker, 1977, s.4)
Evrim teorisinin savunucuları, Pasteur’ün bu bulgularına karşı uzun süre direndiler. Ancak gelişen bilim, canlı hücresinin son derece kompleks yapısını ortaya çıkardıkça, hayatın kendiliğinden oluşabileceği iddiası giderek daha büyük bir çıkmaz içine girdi.
Evrim teorisi; paleontoloji, genetik, mikrobiyoloji, biyokimya, biyofizik gibi bilim dalları tarafından çürütülmüştür. Bu bilim dalları tarafından 150 yıldır ortaya konan sayısız bulgu, evrimin hiçbir zaman gerçekleşmediğini çok açık ve kesin olarak göstermektedir.
Evrim Neden Bilim Tarihinin En Büyük Aldatmacasıdır?
Evrim teorisi, materyalist felsefenin yaşatılması için savunulduğu, bilime değil propagandaya ve gerçek olmayan iddialara dayandığı için büyük bir aldatmacadır.
Henüz canlılık için gerekli olan tek bir proteinin bile oluşumunu açıklayamayan evrimcilerin savunduğu tüm fikirler daha temelinden çökmüştür. Ancak bütün bu gerçeklere rağmen, günümüzde bazı bilim adamları aldatmacadan ibaret olan bu teoriyi -asılsız olduğunu itiraf etmelerine rağmen- savunmaya devam etmektedirler. Bu bilim adamlarından biri de Harvard Üniversitesi’nden ünlü bir genetikçi olan Richard Lewontin’dir. Kendisi “önce materyalist, sonra bilim adamı” olduğunu şöyle itiraf etmektedir:
“Bizim materyalizme olan bir inancımız var, ‘a priori’ (önceden kabul edilmiş, doğru varsayılmış) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir açıklama getirmeye zorlayan şey, bilimin yöntemleri ve kuralları değil. Aksine, materyalizme olan a priori bağlılığımız nedeniyle, dünyaya materyalist bir açıklama getiren araştırma yöntemlerini ve kavramları kurguluyoruz. Materyalizm bizim için mutlak doğru olduğuna göre de, İlahi bir açıklamanın sahneye girmesine izin veremeyiz.”(Richard Lewontin, The Demon-Haunted World, The New York Review of Books, 9 Ocak, 1997, s.28)
Görüldüğü gibi materyalist bilim adamları evrim teorisine, onu bilimsel olarak ispatladıkları için değil, ideolojileri bunu gerektirdiği için inanmaktadırlar. Aksi takdirde, savundukları materyalist felsefeyi dayandıracakları başka bir seçenekleri kalmayacaktır.
Bir yanıt yazın