Tuğbam » Hikaye » Asker Hikayeleri

Asker Hikayeleri


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

En güzel Asker Hikayeleri Sayfası – Asker Hikayeleri sayfamızda kısa Asker Hikayelerini ve gerçek yaşanmış asker hikayelerini bulabilirsiniz. Buyrun Asker Hikayeleri;

İki Arkadaş

Her genç gibi yirmi yaşına girdi. TİMUR u babası çok severdi nede olsa bir evin bir çocugu yıllar vardı bribirini seven iki çiftin bebek heyecanı nı yaşamayalı on yıl oldu derken onyıl sonra TİMUR çıkıp geldi hayatına bu çiftin, ilk başlarda üzerine titrediler TANRI bu yeşil gözlü mışıl mışıl uyurken bile meleksi bakan erkek evladı bahşetmişti onlara .Her çocuk gibi sancılı bir büyüme süreci derken okul deken nasılda oldu ise basıverdi yirmi yaşına TİMUR her akranı gibi geldi çattı askerliği ellerine kınalar yakarak ugurladılar TİMUR u deken eregitim birliğinde döndü ama dönüşü aile için pekte hoş degildi TÜRKİYEnin acı ama tek gerçegiyle yüzyüzeydi o da ohal bölgesinde askerlik yapacak yılarda anlam verilemeyen bir savaşın içine gidecek belki şehit olacak belkide yaranalanacak el bebek gül bebek büyütülen TİMUR için pek anlam ifade etmesede ailede buruk bir sevinç vardı on yıl sonra TANRI onlara bir çocuk bagışlıyor sonrada bunları bu kadar agır bir imtihana tabi tutuyordu.Derken beklenen gün geldi çattı şehrin otobüs terminalinden ugurladılar TİMUR u arada eve bir telefon açıyor bazı bazı ise kırılgan dokunaklı mektuplar yazııyordu TİMUR .Askerliğninin bitimine yakın birgün evi aradı ve annesine;

__Anne dedi artık ben dönüyorum ama size yanımda bir arkadaşımı getiriyorum onun kimsesi yok tabi sizde uygun görürseniz bizimle yaşayacak aynı evi paylaşıp aynı kaplardan yemek yiyecegiz yani evladınız artık iki tane..

Anne;

Peki evladım dedi ilk başlarda hiç düşünmeden gelsin seni ondan onu senden ayırmayız TANRI on yılda bir evlat verdi bize ikinciyide yirmi yıl sonra deriz dedi

__TİMUR ama anne dedi başka bir durum daha var bu arkadaşım bir bacagı yok mayına basıp kaybetti tek bacagıyla yaşıyor anlayacagın size biraz zahmet verebiliri dedi..

Annenin bogazında düğümlü kaldı kelimeler hiç düşünmeden olmaz o zaman TİMUR dedi öyle birine bakacak ve onunla yaşacak durumda degiliz onu kaldırabilecegimizi sanmıyorum arkadaşını getirmesen iyi olur dedi ve telefonu kapattı

Aradan günle geçti TİMUR dönmesi gerekiyordu ama dönmedi anne baba merak içinde beklemeye başladı .Birden bu beklemeyi bir telefon sesi bozdu telefondaki polis memuru TİMUR GÜNEYSU’nun annesini babasını soruyor onları bir ceset teshiş etmek için çevredeki bir hastenin morguna çagrıyorlardı.

Anne baba bir çırpıda gittiler morga hala daha söylenenlere inanamıyordu .İlk cesede baktıklarında gözlerine inanamadılar bir asker tek bacagı yok ölmüştü yatmakta baba polise sordu :

__Nedir şimdi bu??

Polis ;

__Efendim bunlar iki arkadaş aynı yerde askerlik yapmışlar buraya geldiklerinde ise yüksek bir binanaın çatısından atlayıp intihar etmişler biri çocunuzun arkadaşı dedi

Anne ikinci cesede baktı birden dünyası karadı o ceset TİMUR du ama ceset torbasının geri kalanını açtıklarında arkadaşının tek ayagı olmadıgını TİMÜRun ise iki ayagınında olmadıgını gördüler.

Vatan Sağolsun

Mehmet`im henüz 17 yasindayken asker olmak istiyordu ama buna bir engel vardi;bu engel yasiydi.Ahmet askere gitmeyi cok istedigi icin yasini büyütmeye karar verdi bu karari bize actiginda cok karsi ciktik ama o okadar istekliydiki biz bile engel olamadik Mehmet mahkemeye giderek yasini 2 yil büyüttü ve bir yil sonra askerlik celbi geldi evet Mehmedim Sirnak a gidiyordu.

Bizler cok tereddüdliyken o okadar mutluyduku ki anlatamam hani sanki insan imkansiz birseyi isterde imkansiz oldugunu bildigi halde ister ya sonra o istegi gerceklesir ya iste öyle bir sevincdi onunki.

Mehmet bizim tek cocuguydu ona askere gitmeden bir gün önce asker kinasi yaptik onu davullarla zurnalarla askere gönderdik.

mehmet askere gittikten bir ay sonra dagitima geldi ona usta birligini nerede yapacagini sorduk oda kendi istegiyle yine Sirnakta kalmak istedigini komtanina söyledigini ve komtaninin bunu üst yerlere bildirdikten sonra Mehemede isteginin kabul edildigini söylemis yani netíce itibariyle oglumuz yine Sirnaka gidiyordu Mehmet usta birligine gitikden sonra bizi her hafta pazar günü arardi yine bir pazar günü aradi ve o gece namaz dagina göreve cikacaklarini söyledi ve televizyondan Sirnakdaki namaz daginda üc günlük süren operasyon sonunda 2 sehit haberi duyduk elimiz yüregimizde haberi seyrederken malesef iki sehitden biri bizim oglumuzdu ben olayi metanetle karsilarken annesi saclarini yolarak memedim diye agit yakiyordu ertesi sabah kapimiz calindi ve bir komutan ve iki asker gelmisti komutan bize zarftan cikardigi oglumuzun künyesini verdi vede oglumuzun ne kadar kahraman birisi oldugunu kaninin son damlasina kadar catisdigini hep önde oldugunu hep ilk kursunlari attigini anlatti.O günü oglumun al bayraga sarili tabutunu omzumda tasidim ve oglumuzu topraga verdik.

ACI BİR ÖYKÜ

Askerliğini bitirmiş olan genç askerliğini yaptığı şehirden ailesini aradı:
-Anne baba, eve dönüyorum, ama sizden bir şey rica ediyorum. Yanımda bir arkadaşımı da getirmek istiyorum.
-Memnuniyetle, onunla tanışmak isteriz, diye cevapladılar.Oğulları,
-Bilmeniz gereken bir şey var diye devam etti.
-Arkadaşım savaşta ağır yaralandı.Bir mayına bastı ve bir koluyla ayağını kaybetti.Gidecek hiçbir yeri yok, ve onun gelip bizimle kalmasını istiyorum.
-Bunu duyduğuma üzüldüm oğlum. Belki onun başka bir yer bulmasına yardımcı olabiliriz.
-Hayır. Anne,baba,onun bizimle yaşamasını istiyorum.
-Oğlum,dedi babası,bizden ne istediğini bilmiyorsun.Onun gibi özürlü biri bize korkunç bir yük olur.Bizim kendi hayatımız var,bunun gibi bir şeyin hayatımıza engel olmasına izin veremeyiz.Bence bu arkadaşını unutup eve dönmelisin.O kendi başının çaresine bakacaktır.Oğlu o anda telefonu kapattı.Ailesi ondan bir süre haber alamadı.Ama birkaç gün sonra,polisten bir telefon geldi.Oğullarının yüksek bir binadan düşüp öldüğünü öğrendiler.Polis bunun intihar olduğuna inanıyordu.
Üzüntü dolu anne-baba oğullarının cesedini tespit etmek için şehir morguna götürüldüler.Onu tanıdılar ve bilmedikleri bir şey daha öğrenince dehşete düştüler:
Oğullarının sadece bir kolu ve bir bacağı vardı.
Bir çoğumuz bu hikayedeki aile gibiyiz;
Güzel olan ya da birlikte olmaktan zevk aldığımız insanları sevmek bizim için çok kolay, ama bize rahatsızlık veren ya da yanlarında kendimizi rahatsız hissettiğimiz insanları sevemiyoruz. Bizim kadar sağlıklı, güzel ya da akıllı olmayan insanların yanından uzak durmayı tercih ediyor

Bir Şehidin Annesine Son Mektubu

Merhaba Anne…
Bugün içimde tanım koyamadığım duygu var. Birazdan operasyona çıkacağız anneciğim, oldukça hızlı yazmalıyım. Doğrusunu söylemek gerekirse içimde o kadar çok yazacak şey varken içimi kelimelere dökemiyorum. Dökmekte istemiyorum. İçimdeki duygularımı anlatırsam yine dayanamayıp ağlarsın diye korkuyorum, bu kadar zorluğa rağmen gülümsemen tek tesellim oysa anneciğim.
Dağlar da canım elimde gezmem değil beni üzen senin hasretin anne. Askere giderken yaktığın kına hala elimde, elime baktığım her seferinde seni hatırlıyorum doğrusu hatırımdan hiç çıkmıyorsun ama elime bakınca yanımda olduğun hissine kapılıp yüzümde ufak bir tebessüm oluşuyor. Şimdi hatırlıyorum da seni ne kadar çok üzdüm anneciğim ama sen bana hiç kızmadın, kızamadın… Küçüğüm diye sevişini , saçımı okşamak istediğinde utangaç bir tavırla yanından kaçtığımı düşünüp anılarımı canlandırıyor ve özlüyorum. Biliyor musun anne arkadaşımın annesi çok hastaymış ve ona arkadaşımdan başka bakacak kimsesi de yokmuş. Arkadaşım annesinin yanına gitmek için komutanlardan gözyaşlarıyla birlikte izin istedi, komutanlar izin vermedi. O firar etmeyi kafasına koymuştu. Onu çok iyi anlıyordum anne çok iyi. Bana firar edeceğini ama memleketine gitmek için parası olmadığını söyledi. Ben de sana hediye almak için biriktirdim parayı ve senin bana hediye ettiğin altın kolyeyi ona verdim. Çok sevindi ve öyle mutlu oldu ki bunu anlatamıyorum. Gece nöbetin de silahı ve silahın üzerine bir not bırakıp firar etmiş. Nota da şunları yazmış:
“Komutanım, komutanlarım izin istememe rağmen izin vermediniz. Sizden sadece 3 gün istiyorum. Gelince cezam neyse razıyım. Biliyorum üç güne üç ay fazladan askerlik yapacağım ve belki de hapis yatacağım. İnanın komutanım şuan benim umrumda bile değil bunlar.Annemi göreyim ondan sonra cezam neyse razıyım. Sizleri zor durumda bıraktığım için özür diliyorum…
İşte bu sözleri okuyunca öyle duygulandım ki anne. Komutanlarla birlikte tüm birlik hıçkıra hıçkıra ağladık. Aklıma sen geldin anne. Aynı şey senin başına gelse eminim bende aynısını yapardım. Arkadışıma ne olduğunu merak ediyorsundur anne unutmadan onu da söyleyim. 3 gün sonra tekrar birliğe dönüp teslim oldu. Benim yanıma gelip teşekkür etti ve annesinin son anına benim sayemde yetiştiğini söyledi. Annesi ölmüştü anne. Yine dayanamayıp ağladım. Bu günlerde çok sulu göz oldum hatta şuan bu mektubu yazarken de gözüm de yine damlalar var. Son anda annesini görmesi ve annesinin son sözünü duyması az da olsa içinde ki acıyı dindirdirmişti. Annesinin son sözü “beni görmeye geleceğini biliyordum seni seviyorum oğlum “ olmuş…
Anne komutan çağırıyor daha yazacak çok şeyim olmasına rağmen maalesef gitmeliyim annem. Mektubun başında söylemiş olduğum içimde tanım koyamadığım duygu var diyerek küçük bir yalan söylemiştim anneciğim. Aslında içimdeki duygunun tanımını biliyorum, bu sana yazdığım son mektup olacak gibi bir his var içimde

Sizde Asker Hikayesi Yazmak için aşağıdaki Yorum Bölümünü Kullanabilirsiniz.

Reklamlar

Bu Yazıyı Facebook Twitter Sayfanda Paylaş


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Yorumlar

“Asker Hikayeleri” için bir yanıt

  1. yorum

    ßu ne saçma hikaye bee

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir