Mevlana Aşk Sözleri
Tuğbam » Güzel Sözler » Mevlana Aşk Sözleri

Mevlana Aşk Sözleri


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Bu sayfamızın içeriğinde Mevlana aşk sözleri kısa ve uzun, Mevlana aşk sözleri resimli, en güzel Mevlana aşk sözleri facebook twitter için olanları yer alacaktır.

Şarabım aşk ateşidir,hele onun eliyle sunulursa öyle bir ateşe odun kesilmezsen yaşamak haram olur sana.

*Söz dalga dalga coşmada amma onu dudakla, dille değil, gönülle canla anlatman daha iyi.

*Aşk nedir, bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.

Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın.. Hz. Mevlana

Mevlana’nın En Güzel Aşk Sözleri

Aşk bir gül gibidir Yusuf’a benzer. Kokusunu almaya bir Yakup ister. Aşkı ALLAH(c.c) korur kurda yem etmez.

Su nasıl yıldızı, ayı aksettirir, gösterirse bedenler de canı, aklı bildirir, gösterir.

Can,aşktan binlerce edep öğrenmede,öylesine edepler ki mekteplerde okunup öğrenilmesine imkan yok.

Gökyüzünde,yıldızlar arasında parlak ay nasıl görünürse aşık da yüzlerce kişi arasında öyle görünür, o göründü mü herkesin parlaklığı söner.

Akıl bütün gidilecek yolları bilse bile,gene aşk yolunu bilemez,şaşırır kalır.

Mecnun Leyla’ya hasret
Leyla sevdaya hasret
Sevda murada hasret
Murat vuslata hasret

Bahar bülbüle hasret
Bülbül gülüne hasret
Savaş barışa hasret
Barış huzura hasret

Kısa Mevlana Aşk Sözleri

Biliyorum sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla dünya sana dar. Ama dayan gönlüm. Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.

Dilin aşkı yorumlaması güzeldir ama dile gelmeyen aşk daha güzeldir.

Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de.

Sen benim; bugünüme şükür ve yarınıma dua edişim, azla yetinişim, çoğa göz dikmeyişimsin.

O kadar yakınsın ki, seni ben sandım. Sana o kadar yakınım ki, beni sen sandım. Sen mi bensin ben mi senim şaşırdım kaldım.

Ey sevgili. Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz. Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana.

Ey sevgili. Sen benim içten içe kanayan en derin yaramsın. Ne kadar özlendiğini bir bilsen, yokluğundan utanırsın.

Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, yoksa tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?

Bir muammadır “AŞK”, kiminin vicdanına atılan taş, kiminin fakir gönlüne katılan aş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır “AŞK”.

Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür. Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?

Unutma, sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir. Çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir.

Kapı açılır sen yeter ki vurmayı bil. Ne zaman? Bilmem. Yeter ki o kapıda durmayı bil.

Hiçbir yere sığmadı aşkın, gönlüme sığdı yalnız. Şimdi gönlüme de sığmıyor, gözlerimden sızıyor.

Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.

Dilin aşkı yorumlaması güzeldir ama dile gelmeyen aşk daha güzeldir.

Bilmeyen ne bilsin seni gamlanma deli gönül, gönülden anlamayana bağlanma deli gönül.

Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.

Gönül ne tarafı işaret ederse, beş duyu da eteklerini toplayıp o tarafa gider.

Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de…

Hiçbir hayale sığdıramadığım tek gerçeğimsin. Sevdim işte. Ötesi de yok gerisi de.

Hadi yaramı sarmaya merhemin yok. Yalandan da olsa gönül alamaz mısın?

Gönül, han değil dergâhtır. Paldır küldür girip çıkılmaz, günahtır.

Minareden düşenin parçası bulunurda, gönülden düşenin parçası bulunmaz.

Birini seviyorsanız, onu Allah(c.c)’tan isteyin. Kalpler Allah(c.c)’ın elindedir.

Aşk, altın değildir, saklanmaz. Aşkın bütün sırları meydandadır.

Sen sadece sen değilsin; bensin, benimsin, bendesin.

Ömründen nasibin, kendini sevgiliden mesut bulduğun andan ibarettir.

Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı.

Aşk nedir bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.

Aşk, her şeydedir ama hiçbir şeyde görünmez.

Güzeli güzel yapan ‘edep’tir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir.

Acı, acıyla iyileşir. Aşk ise daha büyük bir aşkla…

Uzun Mevlana Aşk Sözleri

Ey Davut! Beni tanıyıp bilmeyen nasıl sever! Gece bastırdığında benden uzak, uykuya dalanın, beni sevdiğini iddia etmesi yalandır. Her seven sevgisi ile yalnız kalmayı sevmez, beklemez mi? Ey Davut! Sevenler için beni görmekten başka bir deva yoktur.

Ey gönül. Ateş için rüzgâr ne ise aşk için de ayrılık öyledir küçük olanı söndürür büyük olanı ise daha da güçlendirir ve iyi bil ki ey gönül. Aşk; ateşten bir denizi mumdan kayıkla geçmektir yanıp kül olmadan asla geçemezsin.

Yağmurların da ıslandığı bir yağmur vardır. Adı aşk. Ateşlerin de yanıp kül olduğu bir ateş vardır. Adı aşk. Kelebekleri intihara sürükleyen, yıldızları da kaydıran aslında aşk. Gölgelerin gölgede kaldığı bir tugbam.com durumdur sırların sır verdiği bir haldir aşk. Ve aslında aşkın da aşık olduğu bir aşk vardır ilahi aşk.

Ben kimim. Beni söylediklerimde arama. Ben söylemediklerimde gizliyim görmediğin koskoca derya gönlümdür. Gördüğün sahil ise dilim. Kıyılarıma vuran dalgalarıma şaşma. Onlar Aşk’tan gel-git’im. Beni mecnundan Leyla’dan sorma. Ben yalnız Mevla’dan bir izim.

Mevlana’ya sormuşlar “sevgili” nasıl olmalı diye. Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli. Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı.

Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak…

Ey sevgili. Düşüncelerim ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz. Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana.

Ey sevgili, ilacım da sensin, çarem de sensin. Yüz parça olmuş gönlümün nuru da sensin. Çaresiz gönlüm de, senden başka ne varsa hepsi yok oldu. Beni kimsesiz bırakma! Gel!

Biliyorum sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla dünya sana dar. Ama dayan gönlüm. Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.

Sustum artık gönül hakkında bir şey söylemeyeceğim. Çünkü gönlün vasıflarını saysam, aklın almaz, gönül senin düşüncene sığmaz.

Her gönül bir tek sevgiliye dönüktür aslında lakin kıblesi yanlıştır bulduğunu sandığı şey gerçekte aradığı değildir. Kimisi bir gül yüzlü güzele meftun, kimisi bir ceylan bakışlıya mecnundur, bazısı dünyaya kanmış, bazısı mala mülke aldanmıştır oysa. Her biri bir sevgili tarafından sınanmıştır.

Âah” kelimesinde, üst üste iki “a” harfi mevcuttur. Bunlar ebced hesabına göre; bir+bir= iki eder.”h” harfi de yine aynı hesaba göre beş rakamını gösterir o halde;”aah” = yedi yapar ki, âşıkların derinden çektikleri “aah” gönlün yedi kat semasından gelmektedir. İşte bu yüzdendir yakıcılığı.

Ben kimim. Beni söylediklerimde arama. Ben söylemediklerimde gizliyim görmediğin koskoca derya gönlümdür. Gördüğün sahil ise dilim. Kıyılarıma vuran dalgalarıma şaşma. Onlar Aşk’tan gel-git’im. Beni mecnundan Leyla’dan sorma. Ben yalnız Mevla’dan bir izim.

Resimli Mevlana Aşk Sözleri

Reklamlar

Bu Yazıyı Facebook Twitter Sayfanda Paylaş

Yorumlar

“Mevlana Aşk Sözleri” için 7 yanıt

  1. aleyna

    seni sevdimde noldu efes pilsen zengin oldu 😀 😀 😀 😀 😀 <3

  2. aleyna

    ayyy çok beğendimmm çok harika tehenk 😀

  3. Bayram

    yağmurlarında ıslandığı bir yağmur vardı aDI AŞK ateşlerin de kül olduğu bir ateş vardır ADI AŞK KLEBEKLERİ İNTİHARA Sürükleyen pevaniyi sürükleyen yıldızlarıda kaydıran aslında AŞKTIR gölgölerin gölgede kaldığı bir durum sırların sır verdiği bir durum dur aşk
    ve aslında
    AŞKINDA AŞIK OLDUĞU BİR AŞK VARDIR
    İLAHİ AŞKKKKKKKK

  4. yusuf

    harbiden çok güzel söylemiş….

  5. büşra nur

    ne güzel sözler söylemiş,ne kadar güzel şiirler yazmış Hz.Mevlana mest oldum

  6. Şeref Yücel

    Yüce Pîr Hz. Mevlânâ’da aşk yolu…

    Yapma Gönül!..
    Bu postu sana Ulu orta serdirmezler.
    Dilenci kılığıyla saraya girdirmezler.
    Çöllerde sevda için imtihan vermeden,
    Her: “Mecnun ’um” diyeni;
    Leyla’ya erdirmezler…

    Yağmurlarında ıslandığı bir yağmur vardır;
    Adı AŞK…
    Ateşlerinde yanıp kül olduğu bir ateş vardır;
    Adı AŞK…
    Kelebekleri intihara sürükleyen,
    Pervaneyi ateşlere sürükleyen,
    Yıldızları da kaydıran aslında AŞKTIR.
    Gölgelerin gölgede kaldığı bir durum,
    Sırların sır verdiği bir haldir AŞK.
    Ve aslında…
    AŞKIN DA ÂŞIK olduğu bir AŞK vardır;
    ……. İLÂHİ AŞK…

    Aşk yolu çetin bir yoldur,
    Herkes yürüyemez Ey can!
    Yorulacaksan,
    Zorlanacaksan,
    Şikâyetçi olacaksan,
    Keşkelere sığınacaksan,
    Söze; “ama” diye başlayacaksan,
    Sakın girme aşk yoluna!
    Aşk yolunda “u” dönüşü yoktur.
    Aşk bilek gücü değil “Yürek” işidir.
    Yüreğin yetmiyorsa;
    Düşme yollara…
    Gitmeleri,
    Gelmeleri,
    Dönmeleri olmaz bu yolun.
    Çünkü bu yol aşıkların yoludur.
    Bu yolda nice başlar veridi
    Ama…
    Bir tane bile geri adım atılmadı…
    “U” dönüşü yoktur aşk’ın.
    Dik duracaksın aşkın yolunda…
    Ya bu yola hiç girmeyeceksin,
    Ya bu yoldan hiç dönmeyeceksin.
    Destanı’nı yazacaksın,
    Fermanı’nı sen vereceksin.
    Bütün uzuvların “ene-l Hak” diyecek.
    Kuru kuruya; “ben aşığım” demeyeceksin.

    Ya adam gibi seveceksin;
    Ya da hiç sevmeyeceksin.

    “Ya bu yola hiç girmeyeceksin,
    Ya bu yoldan hiç dönmeyeceksin…”
    Bunun ne ortası vardır,
    Ne de ötesi…

    – Aşk der ki sana:
    – Yolumdaysan başım feda yoluna;
    – Ama bil ki senin de başını isterim bu yolda.
    – Ya başını verir bana gelirsin,
    – Ya başını muhafaza eder, yolda kalırsın.
    – Kahır, kapris senden gelecekse amenna!
    – Ama ayağına diken batarsa;
    – Yolumda ah edip, vahlanma!..

    Aşk demek, sen demek;
    Sen demek; ölmek demekmiş meğerse!

    Ey aşk!

    Varlığın bana yetmiyorken,
    Yokluğunla avunmak zorundayım..!
    Ya al götür kalanımı,
    Ya da gel;
    Tamamla eksik kalan yanımı.

    ……………………………………….

    Çaresi yok mu şu ayrılıkların?
    Dönüşü yok mu bu vicdansız gidişlerin?
    Aşk, bir uçurumdan düşmek gibi bir şeymiş!
    İşte bu yüzden sevgili’ye “yar” denirmiş!..
    İçimdeki onca kalabalığa rağmen yalnızım…
    Meğer ne çokmuşsun bende.
    Sen gittiğini sandın değil mi?
    Ben de öyle sanmıştım…
    Ama hayır!
    Her şeyinle kalmışsın bende.
    Giden sadece bedenin olmuş.
    Ruhun bende kalmış, gözlerin bende.
    Hasretin bende kalmış, özlemin bende…
    Sen bende kalmışsın,
    Ben yalnızlığın içinde yitirmişim kendimi.

    Beni sen ara!
    Beni sen bul kar taneciğim!
    Ve… Beni bana geri ver.
    Sende kalmasın yüreğim.
    Ama dur! Sende kalsın.
    Onu herkesten iyi ancak sen saklarsın.
    ………………………………

    Ey gönül!
    Ne tuhaf değil mi?
    Bütün bir ömür;
    Sana şah damarından daha yakın bir sevgiliyi aramakla geçiyor.

    Bir an bekle!
    Bu dünya kimseye düşmanlık edilecek kadar uzun değil.
    Arkanı dön ve unuttuklarını anımsa.
    Kaybettiysen ara,
    Kırdıysan af dile,
    Kırıldıysan affet;
    Çünkü hayat çok kısa.

    Yüce Pîr Hz. Mevlânâ Celaleddîn.

  7. Şeref Yücel

    EĞER İNSANLAR BİLDİKLERİNİ KONUŞACAK OLSAYDI : DÜNYAYI DERİN BİR SESSİZLİK ALIRDI…

    “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır…”
    ……………………….

    Yüce Pîr Hazreti Mevlânâ…
    Allah aşkı ile geçen koskoca bir ömür…
    Ve ömür boyunca Cenab-ı Hakkın huzurunda sanki her an namazdaymış gibi edepli, istikametli ve dirayetli bir ESAS DURUŞ.
    Müslümanlara namaz günde 5 vakit farz kılındı, aşıklara ise günde 24 saat…
    Namaz vakitleri sana… Banadır… Oysa aşıklara vakit haramdır! Onlar için huzura çıkmanın ne vakti vardır, ne saati.

    Çünkü onlar bedenlerini dünyada bırakıp gönülleri ile çıktıkları huzurdan hiç ayrılmazlar…

    Yüce Pîr Hazreti Mevlânâ…

    Yol göstericim, manevi mürşidim, ruhumun Doktoru Hz. Mevlânâ…

    Kalbimin kırıldığında, haksızlığa uğradığımda, istediklerimin olmadığında nasihatlerine müracaat edip, teselli bulduğum Allah dostu Hz. Mevlânâ…

    Bize Allah’tan daha yakın, bizi Allah’tan daha çok seven kimsenin bulunmadığı bu dünyada bakış açımı değiştiren Yüce Pîr Hz. Mevlânâ…

    Ne zaman sıkıntıya düşsem ruhaniyetinin yanımda olduğunu hissettiğim erenler Padişahı Hz. Mevlânâ… İnsanları aşka, sevgiye, bir birini anlamaya, dinlemeye çağıran, zulmü bertaraf edip yerine sevgiyi inşa etmeye çalışan,;

    ÂDEM’DEKİ ÂLEMİ, yazdırdığı Mesnevi’sinde uzun uzadıya anlatan İnsan-ı Kâmil Hz. Mevlânâ…

    Yüreğimdeki sonsuzluk dilinin tercümanı; Kal’u Belâ’da kendisine biat ettiğim yol güzergâhımın aynası Hz. Mevlânâ…

    Mesnevî’sindeki Allah aşkını dalga dalga asırlara, çağlara ulaştıran, “Gel!” diyerek cümle yaratılmışı Rahmeti bol Padişahın aşkına ve sevgisine buyur eden; Kindarlığın yerine dindarlığı, düşmanlığın yerine dostluğu, insanlara eziyet etmenin yerine yardımına koşmayı görev bilen, çevresine anlatan, adaleti yeryüzüne kaim kılmaya çalışan Hz. Mevlânâ…

    Nefsimizin Firavununa Musa kılıcı ile savaşmayı öğreten, Allah ve Peygamber aşkının sevgi kılavuzu, bir ayağı arz’da, bir ayağı arş’ta gönül sema’sı yapan Hz. Mevlânâ…

    – Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in kölesi;
    – Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) ‘nın ayağının tozu Hz. Mevlânâ:
    Keşke ben de senin ayağının altında bir toz zerresi olabilseydim ne olurdu…

    İslam’ın insana kazandırdığı şerefi, Can Muhammed Mustafa’nın üstün ahlakını, yaş-kuru içinde her şeyi muhafaza eden Kelâm-ı Kadîm’in kadim dilini anlatan Yüce Pîr Hz. Mevlânâ ‘nın ruhaniyetine selam ve naçizane hürmetlerimi iletirken, iyi mi yaptım kötü mü, bilmiyorum ama çok küçük de olsa bazı eklemeler yaparak aşağıya aktardığım dizelerinden dolayı iyi niyetle bile olsa haddimi aştığım için yüce Pîr’den affını diler, hoşgörüsüne sığınırım…

    (Kırık kalplilere.. Dertli gönüllülere… İçi güneş kadar aydınlık olsa da dünyası zindan olanlara bir teselli niyetine:)

    Üzülme!..
    İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme!
    Rahman: (c.c), “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı?”
    O halde ne diye üzülürsün ey can!

    Sanma ki dert sadece sende var.
    Şunu bil ki;
    Sendeki derdi nimet sayanlar da var. Umudunu yıkma; Yusuf’u hatırla. Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider. Soru nerede ise cevap oraya verilir. Gemi nerede ise su oradadır. Suyu ara, susuzluğu elde et de sular alttan da yerden de fışkırmaya başlasın. Dünya malı Allah’ın tebessümüdür.
    -Ona bak, ama sarhoş olma!

    Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; önce gece gibi kapkaranlık nefsini yak !..

    Ayağın kırıldı diye üzülme!
    Allah senden aldığı ayak yerine belki sana kanat verecek.

    Kuyu dibinde kaldın diye üzülme! Yusuf kuyudan çıktı da Mısır’a sultan oldu, unutma!
    İstediğin Bir şey; Olursa Bir Hayır,
    Olmazsa Bin Hayır Ara…
    Geçmiş ve gelecek insana göredir. Yoksa hakikat âlemi birdir. Bu âlem bir rüyadır. Zanna kapılma ey can! Rüyada elin kesilse de korkma, elin yerindedir. Dünya bir rüya ise, başına gelen felaketler de geçicidir. Neden çok üzülürsün ki? Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vaz geçme:

    – Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir. Dikenler eline batıp, canını acıttığında; Anla ki, güle ulaşmana çok az kalmıştır. Bu âlemin, bu kâinatın kitabı sensin. Aç da kendini oku ey can!
    Kâinatın en uzak köşesi, senin içinde ufak bir nokta… Ama sen bunun farkında bile değilsin. Derdin ne olursa olsun korkma! Yeter ki umudun ALLAH olsun…

    Herkes bir şeye güvenirken;
    Senin güvencen de ALLAH olsun.

    Hiçbir günah, ALLAH’ın yüce merhametinden büyük değildir ama;
    Sen yine de günah işlememeye bak.

    Ûzûlme..!

    Derdin ne olursa olsun , bir abdest al nefes gibi…

    Ve bir seccade ser odanın bir kösesine, otur ve ağla , dilersen hiç konuşma. O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma. Dua ederken O’na kırık bir gönülle el kaldır. Çünkü Allah’ın merhamet ve ihsanı, gönlü kırık kişiye doğru uçar.

    Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu kovmaktır. Allah tozunu alıyor diye, niye kederlenirsin?

    (1.Bölümün sonu)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir