En Güzel Devrimci Sözleri Kısa Sayfası – Bu sayfamızda sizlere ünlü devrimcilerin söylemiş oldukları ve geniş kitleler tarafından sevilen devrimci sözleri ve sloganları yer almaktadır.
Biz Marksizmi entellektüel gevezelik ve dünya devrimci hareketinin trafik polisliğini yapmak için okuyup öğrenmiyoruz. Biz dünyayı değiştirmek için, dünyanın Türkiye’sinde devrim yapmak için Marksizmi öğreniyoruz!” devrimci sözleri facebook
Mahir Çayan
“Sıkı durun biz kaçmadık, yenilmedik… Çünkü Spartaküs proleter devrimin ateşi ve ruhu, kalbi ve beyni, iradesi ve yaptıkları demektir. Çünkü Spartaküs, bütün başarı özlemlerinden, sınıf bilinçli proletaryanın savaşta aldığı bütün kararlardan yanadır… Hepsi başarılana dek hayatta kalalım kalmayalım, programımız yaşayacaktır.” devrimci aşk sözleri
(Karl Liebknecht, 15.01.1919)
“Berlin’de düzen hüküm sürüyor. Sizi budala çakallar! Sizin ‘düzen’iniz kumdan inşa edilmiştir. Yarın devrim bir kere daha ayağa kalkacak ve trompet sesleri ortasında sizi dehşete düşürerek haykıracaktır: ‘Buradaydım, buradayım, hep burada olacağım!’”
(Rosa Luxemburg, 15.01.1919)
“Münevver ve inkılâpçı gençlerimiz, beyaz yakalı frenk gömleklerini ve parlak kılınçlarını omuzlarından atarak eli nasırlı mazlum halkımızın arasına girerler ve Komünist Fırkası saflarında bütün hayat ve mevcudiyetlerini biçare bahtsız işçi ve çiftçilerimizin açlık, karanlık ve kulluktan kurtulmaları yolunda feda ederlerse, halkımız hakikî ve içtimai inkılaba doğru yükselecek, memleket yağmacılar elinden tamamen kurtulma iktidarını gösterecek ve böylece komünist şarkta büyük bir amele fırkasının mümessili sıfatıyla beynelmilel inkılapçılar arasında hürmetli bir yer tutmaya hak kazanacaklardır.”
(Mustafa Suphi, 29.01.1921)
“Faşizmin tüm ülkelerdeki karşıtları! Kanlı zulümle, terörle, açlık ve savaşla birleşmiş faşizm paramparça edilip yere serilmeden, aramızdan hiç kimse dinlenme ve mola verme hakkına sahip değildir.”
(Clara Zetkin, 20.06.1933)
“Kendi adıma, ölüm beni ürkütmüyor; ben hayatımı feda edeli çok oldu. Şunu da bilmelisin, ölürken hiçbir şeyden pişman değilim, hiçbir şeyden vazgeçmiyorum. Ve her zamandan çok bugün, eminim, biliyorum ki boşu boşuna ölmüyorum, inandığım şey bir gün gerçek olacak.” (Maurice Pillet, FKP üyesi, 15.12.1941)
“Elveda yoldaşlar, hepiniz, elveda işçi kardeşlerim! Hayat güzel olacak, nefret, sefalet kalmayacak, halkın hakkı kutsal olacak! Ama her şeyi göze alıp kavga vermek, ölenler gibi zafer için her şeyi feda edebilmek gerek” (Maurice Lacazette, FKP üyesi, 20.02.1943)
“Bize yapılanların hiçbiri beni ve arkadaşlarımı yıldırmıyor. Cesaretimiz, içimizdeki ateş, idama kadar sürecek. Bir yurtsever, bir komünist kendini moral yıkıma koy vermez. Teslimiyetçilerden, hainlerden kimileri bizim takatten kesilmemize pek sevinecekler… Boşuna umutlanmasınlar, bu zevki tadamayacaklar. Ve çok geçmeden sıra onlara gelecek, o zaman nasıl korkudan tir tir titrediklerini görüp güleceksiniz. Haydi, sevgili arkadaşlar ve dostlar, sizlerden ebediyen ayrılıyorum. Ölmeden önce. Yine sizi düşüneceğim. Cesaret ve umut: parolamız buydu bizim, sizinki de budur!” (Jean Robert, FKP üyesi, 31.03.1943)
“Bizim ardımızdan ağlamamalısınız, mücadele bayrağını hep daha, daha yükseklere çıkarmalısınız; öcümüzü alacaksınız yoldaşlar. Şan olsun ardımızdan gelen sizlere, hepinize; ölenler ve daha ölecek olanlar size teşekkür ediyor. Fransa’nın çocukları özgür ve mutlu olsunlar diye yakında şu yirmi bir yıllık küçük hayatımı geride bırakacağım; partimin davasına ihanet etmedim, dudaklarımda gülümseme, hançeremde şarkılarla gidiyorum; ölüm beni korkutmuyor. Elveda Partizan Çetelerinden yoldaşlar; Elveda Genç Yoldaşlar! Elveda benim güzel Partim! Elveda benim güzel ülkem! Ölecek olan sizleri selamlıyor.”
(Paul Camphin, FKP Komsomolu Yöneticisi, 17.10.1943)
“(G)eri kalanını size hayatınız öğretmeli, aynı bize hayatın öğrettiği gibi. Yaşamınız size özgürlüğün ve yaşamı gerçekten güzel kılan her şeyin bazen çok pahalıya ödenmek zorunda olduğunu öğretmelidir. Ve bizim yerimize başkalarının mücadeleyi sürdüreceklerinden emin olduğumuz için biz teselli buluyoruz…” (Ethel ve Julius Rosenberg, 19.06.1953)
“Zamanın çağrısına kayıtsız kalamayız. Vietnam sonsuz kahramanlık dersleriyle, nihai zaferi kazanmak için verdiği trajik ve günlük mücadele ve ölüm dersiyle buna işaret ediyor… Eğer biz dünya haritasının küçük bir noktasında, kendimizden vereceğimiz ne kadar küçük olursa olsun, bu mücadele içinde hayatlarımızı özveriyle ortaya koyarak yerimizi alabilirsek ve eğer bir gün, kanımızı döktüğümüz, artık bizim olan herhangi bir ülkede son nefesimizi vermemiz gerekirse, bunun ancak eylemlerimizin etki alanını iyice ölçüp biçmemiz sayesinde olduğu bilinmelidir… Ölüm, nereden ve nasıl gelirse gelsin, savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları yeni savaş ve zafer naralarıyla ve de mitralyöz sesleriyle cenazelerimize ağıt yakacaksa; ölüm hoş geldi, safa geldi.” (Ernesto Che Guevara, 09.10.1967)“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor. / Belki biz olmayacağız / Ama / Bu çelik aldığı suyu unutmayacak” (…) “Beni kaçırma yolları arayın ve kaçırmaya çalışın. İdamım veya en azından müebbetim muhakkak. Daha sıkı, daha sağlam, daha kararlı bir savaş dilerim. Hoşça kalın.” (İbrahim Kaypakkaya, 28.02.1973)
“Esas siz teslim olun!” (Sinan Cemgil, 31.05.1971)
“Bilmem biliyor musun?/ ‘Düşman zindanda yenilmez diye / düşünme hiçbir zaman’ / Hatırla / İbrahim’i, Mehmet Zeki’yi, Orhan’ı / Daha sımsıcak kurumadı / ‘Cihanımızın’ kanı / Ve haykır sancağımızdaki kızıl şiarı / Haykır, açıkça olmasa bile / içten içe / ‘Gerillalar ölmez, yaşasın mücadelemiz’” (Hasan Hakkı Erdoğan, Mart 1982)
“Ana, tüm bunları bilerek ve inanarak yaptım. Tek düşüncem devrimci halk hareketinin selameti, sağlıklı gelişmesidir. Sana açıklamayı görev bildiğim bir durum daha var. O da bu kavga içinde hayatımın önemli olmadığıdır. Benim ve gerilla arkadaşlarımın tek düşünce ve hedefi hareketin zafere ulaşmasıdır. Gelecek bizimdir. Tarihi zafer bizim olacaktır. Benim mutluluğum hareketimizin başarısı olacaktır. Varsın düşmanlarımız ölüm cezası versinler, ölüme kadar hapsetsinler. Ne çıkar. Sonunda zafer bizim olacaktır. Ana biz ne çılgınız ne de maceraperestiz. Baskı ve zulüm altındaki bir kurtuluş davasının öncüleriyiz.”
(Cihan Alptekin, 06.09.1971)
“Kurucu önderimiz İ. Kaypakkaya yoldaşın üzerine gerdiği teorik zırh sayesinde, bugüne kadar geçen süreç içinde herhangi bir nitelik dönüşümüne uğramadan varlığını koruma başarısı gösteren partimiz, uzun yılların ürünü olarak kan can pahasına edinilen zengin bir mücadele deneyinin zemini üzerinde, zafere açılan kapıyı adım adım aralamaya başlamıştır bile…”
(Zeki Uygun, 22.11.1986)
“Biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik!” (Mahir Çayan, 30.03.1972)
“Ne Zaman Niçin?- Ülkem / Boyun / Eğmeye / Hazırlanırken / Faşizme / Gerçek / Kurşun / Gibi / Saplandı / Birden / Bire / Yüreğime / İsyanım / Büyüdü / Devleşti / Sığmadı / Bendime / İşte / O / An / Karar / Verdim / Devrim / İçin / Ölümüne” (Kemal Soğukpınar, 15.12.1987)
“Yaşasın Türkiye Halkının Bağımsızlığı! Yaşasın Marksizm-Leninizm’in Yüce İdeolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Bağımsızlık Mücadelesi! Kahrolsun Emperyalizm!” (Deniz Gezmiş, 06.05.1972)
“Gücünüz yetiyorsa siz teslim alın!” (Yusuf Ekinci, 28.05.1991)
“Ben halkımın bağımsızlığı ve mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum. Sizler bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz! Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika’nın hizmetindesiniz… Yaşasın Devrimciler, Kahrolsun Faşizm..!” (Yusuf Aslan, 06.05.1972)
“Dağlarda hepinize savaşacak bir mevzi hazırlayacağız. Sizleri bekliyoruz.” (Barbara Anna Kirstler, Ocak 1992)
“Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımın mutluluğu için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar, şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyorum. Yaşasın İşçiler, Köylüler ve Yaşasın Devrimciler! Kahrolsun Faşizm!” (Hüseyin İnan, 06.05.1972)
“Bizler için mutluluk kavga demekse eğer, bu kavgada düşmana ne denli fazla zarar verebilirsek, mutluluğumuz da o denli yoğunlaşacaktır… www.tugbam.com Belirleyici olan laf değil, bizzat yaşamın kendi pratiğidir ve bu söylediklerimde ne denli samimi olduğumu o pratiğin kendisi gösterecektir.” (…) “Gülümsememi yok etmek için suratımı parçalamanız gerekir.” (Emre Bilgin, 20.07.1992)
“Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. Böyle düşünmem, böyle davranmam, halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir… Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve mücadele alanlarında yaşayacaklar.” (Erdal Eren, 13.12.1980)
“Önümüz kış, kardelen çiçeği gibi olabilmek gerek / onursuz bir yaşam yerine onurlu bir ölüm çok daha güzeldir / Geleceğe bir resim, bir fotoğraf bir yazı ile ulaşamayız / geleceğe bir yürekle ulaşılır / Böyle bir dünyada yaşamanın anlamı nedir sence? / Hiç görmediğin insanlar için bile ölebilmektir gerektiğinde…” (Fethi Özdemir, 31.07.1994)
Mezarımı yol üstünde kazsınlar. Üzerine demir yumruklu bir yıldız yapsınlar…” (…) “Dirilip döneceğiz er meydanlarına / Zaman köhne düzenin cellatlarını affetmeyecek / Gerek kalmaz savaş ilanına / Erlerimiz fazla laf etmeyecek.” (Veysel Güney, 11.06.1981)
“Devrim davasının bir tohumu olabilmek, insanlık aleminin tarihsel ilerleyişinde kendi eliyle yarattığı çirkefliklerin içinden sıyrılıp güneşe gömülebilmek; her türlü kişisel menfaatin yeminli düşmanı olup, davaya bağlılık temelinde silah elde sonsuzluğa yönelmek; insan bilincinin vardığı en yüksek düzey olan Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin ışığında ölümün kucağına koşmak… İşte her proleter devrimcinin sonsuzluğa yürüyüşünde geride bırakmak istedikleri.” (Halil Çakıroğlu, 15.04.1995)
“Adımın yazıldığı taş bile yıkılsa da / Kalmamış da olsa şu dünyada mezarım / Hatırlayıp tek canlı gelmese başucuma / O müjdeyi ben doğadan alacağım / Nasırlı ellerle yaratılan o görkemli bayrama / Hiç kimse fark etmeden ben de katılacağım.” (Mustafa Özenç, 20.07.1981)
“Kolay değildir, zora karşı zoru örgütleyip dişe-diş cenkleşmeyi sürdürmek. Kolay değildir bu zorlu yolda, sağa sola yalpalamadan Marksizm-Leninizm- Maoizm biliminin bilinçlerde yarattığı enerjiyle sonuna dek yürüyebilmek. Kolay değil buz kesmiş ellerle, silahı sıkı sıkıya kavramak, donmuş parmakla tetik çekmek.” (Süheyla Dağdeviren, 15.04.1995)
“Eğer eylemim ve ölümümle arkadaşlarıma; partime ve halkıma faydalı olabilirsem, bundan mutluluk duyarım. Bütün yeteneğimi, bilgi ve becerimi en üst biçimiyle, istediğim gibi halkımın hizmetine sokabildiğimi, bütün inancıma, kendimi bu davaya adamışlığıma rağmen, halkıma karşı görevlerimi tam olarak yerine getirdiğimi söyleyemem. Bu yüzden de mezar taşıma: ‘Bu halka karşı borçlu öldü.’ yazılsın” (M. Hayri Durmuş, 14.07.1982)
“Akıp giden zamanın acılarıyla, sevinçleriyle, coşkularıyla, görkemli gösterileri ve şanlı direnişleriyle ’96 yılını geride bıraktık. Yeni bir yıla girerken geçmişten dersler çıkarmış, yönümüzü geleceğe dönmüş, daha güçlü bir şekilde asılıyoruz özgür geleceği yaratma mücadelesine. Özgür geleceği yaratana kadar mücadele alanlarındayız.” (Ümit Dinler, 22.12.1996)
“Geçmişten ders aldım, bu defa kesinlikle öleceğim!” (…) “Biz yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz.” (Kemal Pir, 14.07.1982)
“Ben Polat İyit. Büyük olasılıkla 28 Ocak’taki mahkemeye de gelemeyeceğim. Çünkü o süre dolduğunda ben çoktan komprador patron-ağa devletinin karanlık zindanlarını paramparça edip, önümü kesip engellemeye çalıştıkları MLM biliminin ışıklı yolunda yürüyerek Sarıgazi’yi kızıllaştırmış olacağım.” (…) “Kavga ve parti var oldukça ben yaşayacağım.” (Polat İyit, 15.01.1997)
“Onurlu yaşamanın bir tek yolu vardır, onurlu yaşamak için mücadele etmek ve gereken zorlukları göze almak. Savaşı ve kayıpları göze almadan yeni bir dünya kurulamaz.” (…) “Üşüyorum, üstüme komüncülerin battaniyesini örtün.” (Yılmaz Güney, 09.09.1984)
“İyi ve güzel şeyler için yaşanıyorsa hayatta, ölüm de o kadar güzeldir.” (…) “Durum iyidir, çünkü; çözümsüzlüğün değil çözümün, dağılmanın değil birleşmenin, karamsarlığın değil umudun yolundayız.” (Mehmet Demirdağ, 23.11.1997)
“Arkamızdan bizi çok övüp toprak altında yüzümüzü kızartmayın olmaz mı? Devrim, sosyalizm ve sınıfsız toplum yolunda üstümüze düşen görevi yerine getirmekten mutluluk duyuyorum. Hepinizi önümüzdeki çetin kavgada başarılı ve zafer dolu mücadele günleri dileğiyle kucaklarım.” (Mehmet Fatih Öktülmüş, 30.05.1984)
“Çocuklarımdan ayrılmak pahasına bu kararı vermem elbette ki kolay olmadı. Buraya gelmeyi kendim talep etmiştim yoldaşlardan. Bu kararı verene kadar sancılar çektim belki ama; biliyorum ki daha aktif bir şekilde mücadelenin içine atılmamla en başta onlar ve tüm halkımızın çocukları için savaşmış oluyorum. Onlara güzel ve özgür bir gelecek bırakmak için savaşıyorum! Savaşıyoruz… Yarın öbür gün büyüdüklerinde bu tavrımdan dolayı anneleriyle gurur duyacaklarına, her zaman başları dik gezeceklerine inanıyorum.” (Leyla Karataş, 27.09.1998)
“Yaşamak bir Türküyse bunu, en güzel biçimiyle söylemeye çalıştım. Zafer şarkısının söylendiği günler de gelecek. Kısa da olsa onurlu yaşamanın yolunu seçtiğim için mutlu gidiyorum. İyi, güzel şeyler uğruna yaşanıyorsa her şey, katlanılmayacak şey yoktur. Ölüm bile basitleşiyor. Anlamlıysa ölüm, yaşamak kadar güzeldir.” (Hıdır Aslan, 25.10.1984)
“Bütün yetmezliklerime rağmen, bütün zaaflarıma rağmen, kendimi savaşın içine atmalıyım. Düzenin hiçbir olanağı benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Beni ve çevremdekileri insanlıktan çıkarıyor. İnsanlaşmanın tek yolu savaşta yerini almak. Ve bu yolda tereddüt etmeyeceğim.” (Ümit Güner, 27.09.1998)
“Varsa cesaretiniz, gelin!” (Sabahat Karataş, 16.04.1992
“Ölümle yaşam çatıştı kıyasıya. Sırrına erdim ölümsüzlüğün. Ve şimdi ben büyüyen kavgamızın ihtiyaçları artmışken vardığım aşamayla yetinmeyi aklımın ucundan geçiremem. Kesinlikle zorunludur yeni zirveleri hedeflemem. İdeolojide derinleşmem, siyasette yetkinleşmem, örgütsel yaşamda ustalaşmam… Vur eskiye yıkılsın, omuz ver yeniye yeşersin!” (Barış Aslan, 01.11.1999)
“Evet yoldaşım, halkımız ölümü yendi, ben de yeneceğim, ben de kendimde ‘beşeri tüm zayıflıkların ayırtıcı gücüne’ ölümüne karşı koyacak bir çift kanat takarak, bir seher vakti sonsuzlukta güneşle kucaklaşacağım. O seher vaktinde kanat çırpmayı başarırsam o zaman kendimi halkıma ve insanlığa olan borcumu bir nebze olsun ödemiş sayacağım. Geride bırakacağım en güzel armağan, en güzel miras bu direniş destanı olacak.” (Zeynep Kınacı- Zilan-, 30.06.1996)
“Belki ölümüm senden daha yakın anne / belki ama inan ki / yeni doğmuş bir çocuk gibi / umut yüklü yüreğim / yarınlar ellerimde / (…) / Evet anne dağ rüzgarına ver kulağını / Alırsın sana ve senin gibi / yiğit halkıma yolladığım selamı.” (Fehiman Bozgurt, 25.04.2000)
“Ölüm Orucuna yenik düşersem eğer bedenimi Gazi’deki ‘Parti Mezarlığı’na gömün. Her bahar orada kavgada olmak istiyorum. Bayraklarla, şakıyan silahlarımızla, yeri göğü çınlatan şiarlarımızla adım adım devrimi orada görmek istiyorum. Kardelenlerimizin özgürce aşka durup dans ettikleri güne değin… Fabrikalardaki işçinin, kanter içindeki emekçinin, faşizme ve köleci kapitalizme ölümcül darbeler iktidara gelinceye kadar…” (Hüseyin Demircioğlu, 25.07.1996)
“Cellat öyle sansın, ‘koparıp aldığını’ sansın. Oysa biz hiç ayrılmadık. Her bir parçamız yoldaşlarımızla, beyinlerde yaşıyor. Nasıl alabilirler ki?” (Muharrem Horoz, 26.03.2001)
“Bazen insanın içinden acaip şeyler geçiyor. Direnişin boyutlarını düşünüyorum. Büyük idealler… Bir yandan da bu işin şehitlerle-cesetlerle yapılacağını bildiğimizden, beklemek sıkıyor insanı. Gel be, gel ölüm diyorsun. (…) Bu ölüm de bizim yeniden doğuşumuz olacak… Ölmez kalırsak da yine bizim yeniden doğuşumuz olacak. Ölürsem çok güzel bir sürecin şehidi olacağım.” (Müjdat Yanat, 25.07.1996)
“Kişiliksiz bir yaşam sergileyemeyeceğimize göre, böyle onurluca bir direnişle ölmek daha gurur verici ve onurlu değil mi? Biz bu sessizlik içinde yazmaya devam edeceğiz tarihi. İnsanlar korkunun ecele faydası olmadığını ya da artık bana dokunmayan yılan bin yaşasın çağının kapandığını anlayacaklar bir gün. Onlara korkularını yenmede yine biz yardımcı olacağız, biz önlerini açacağız, göstereceğiz. Bilinçlendireceğiz. Bu görevi gerçekleştirenlerden biri de benim bugün. Biz olmasak başka canlar olacak, anlıyorsun değil mi? Bu yüzden bunu mutlulukla, gururla, onurla karşılamak gerekir. Yapmaya çalıştığım sadece bu işte… Kısa ama onurlu, başı dik ve namuslu bir biçimde yaşamak; onursuzca, kişiliksizce, riyakarca uzun yıllar yaşamaktan daha iyidir, tercih edilendir benim için.” (Nergiz Gülmez, 11.04.2001)
“İnsanların tek tek yaptıkları bir gün gelir unutulur, ama birlikte yarattığımız değerler hiç unutulmayacak, bundan eminim. Biz güzel günlere uzanan köprüler kuracağız, onların üzerinden işçiler geleceğe yürüyecek. Hepimizin bu işte alınteri var. Yüreğimizde hep başarılacak işler ve kazanılacak gelecek… Gel, sen de bizim gibi insanların daha güzel, daha mutlu, daha insanca yaşadığı günlere yürüyebilmeleri için ölümsüz köprüler yapma işine katıl.” (Sibel Sürücü, 22.04.2001)
“Beni bırakın, kendinizi daha fazla tehlikeye sokmayın, yoldaşlar sizi bekliyor onlara ulaşmalısınız… Yoldaşlar partimizin daha fazla kayba tahammülü yok… Yoldaşlara selam edin.” (Bülent Ertürk, 21.05.2003)
“Buğday taneleri nasıl duruyorsa / Başakların içerisinde / Sevdamız da öyle. / Biz / Sabahlarına tırpan sallanmış / Buğday taneleri. / Nasıl düştüysek toprağa / öyle göverdik toprakta. / Bir defaya mahsus değil sevdamız / Dikenli akasya gibi arsız. / Kesildikçe çoğalıyor filizlerimiz.” (Ersin Kantar, 17.06.2005)
“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor. / Belki biz olmayacağız / Ama / Bu çelik aldığı suyu unutmayacak” (…) “Beni kaçırma yolları arayın ve kaçırmaya çalışın. İdamım veya en azından müebbetim muhakkak. Daha sıkı, daha sağlam, daha kararlı bir savaş dilerim. Hoşça kalın.” (İbrahim Kaypakkaya, 28.02.1973)
1-) Yola Birlikte Çıktık Yol Bitmedikçe Ayrılık Olmaz !
2-) **Sen Yanmasan, Ben Yanmasam, Biz Yanmasak Nasıl Çıkar Karanlıklar Aydınlığa? **
( Nazım Hikmet )
3-) Kağıttan bir gemidir devrim; kim bilir kaç yunus görmüş, kaç “Deniz Gezmiş”!!
4-) “Bir çiçeği öldürebilirsiniz ama baharı öldüremezsiniz.”
( Che Guevara )
5-) **Kişiliklerinde devrim yapamayanlar, devrimci olamazlar.**
( Mahir Çayan )
6-) **Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçemeyecek kadar,ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş…**
( CAN YÜCEL )
7-)Kalemi bir buket çizdi, bir başkaldırı gibi, Kardelen kar beyazın içinden nazik başını uzattı. …
ALIP KIRSALARDA KALEMİMİ KANIMLA YAZARIM SENİ SEVDİĞİMİ.
(CAN YÜCEL)
Bütün ideolojik ayrılıkların temeli devrim isteyip istememeye değil, devrim yapmak için yola çıkmaya, savaşmaya cesaret edip edememeye dayanır. İşte bu yüzden, “devrim için savaşmayana sosyalist denemez.”
Mahir Çayan
“Sosyalizmin, hem de kapitalist gericiliğin ortasında, hiç kimse bir şeylerini feda etmeden kurulacağını düşünmek bir masaldır.”
Ernesto Che guevara
-“Ben Yanmazsam, Sen Yanmazsan, Biz Yanmazsak, Nasıl Çıkar Bu Karanlıklar Aydınlığa” Nazim Hikmet
-“Her şeyden önce, dünyanın neresinde olursa olsun, birisine karşı yapılan haksızlığı yüreklerinizin tâ derinliklerinde hissedebilin. Bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir.” Che Guevara
-” İnsanların maddi yaşam koşullarını belirleyen onların bilinçleri değildir, bu maddi koşullar onların bilinçlerini belirler.” Karl Marx
– “Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin… Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi.” Che Guevara
– “Savaşan, kaybedebilir. Savaşmayan, çoktan kaybetmiştir.” Che Guevara
– “Bir katilin, bir hırsızın başbakan olduğu bir cumhuriyette, dürüst kişilerin yerinin ya mezar, ya cezaevi olduğunu anlayabilmek zor bir şey olmasa gerek.”
Fidel Castro
-“Ben San Francisco”da bir gay, Güney Afrika”da bir siyah, Avrupa”da bir Asya”lı, İspanya”da bir anarşist, İsrail”de bir Filistin”li, San Cristobal sokaklarında bir maya yerlisi, Almanya”da bir Yahudi’yim, bir işsiz, mutsuz bir öğrenciyim…” Subcomandante Marcos
* Atom bombasına ihtiyacımız yok, çünkü bizde zaten bir tane var: Venezuela halkı.Bu halk 100 atom bombasının gücüne sahiptir.” Hugo Chavez
“Bütün dünyada, nerede kapitalist varsa orada basın özgürlüğü; gazete satın alma özgürlüğü, yazar satın alma özgürlüğü, rüşvet, halkın görüşünü satın alma ve burjuvazinin yararına saptırma özgürlüğü anlamına gelir. ” Lenin
Devlet derim ona, herkesin ağı içtiği yere, iyilerin ve kötülerin; devlet, herkesin kendini yitirdiği yer. (nietzsche)
ya onurlu bir bakış yada görkemli bir direniş
“…Bizim her eylemimiz emperyalizme karşı bir savaş çağrısı ve insanlığın düşmanı ABD’ye karşı halkların birliği için savaş marşıdır…” Ernesto Che Guevara
“…Fethetmek zorunda olduğu sadece yeni bir dünya değildi, yeni dünya ile boy ölçüşebilecek olan insanlara kendisini feda etmesi gerekmektedir…” Fransa’da sınıf mücadeleleri / Karl Marx
“…Çok az olmamız felaket değil, milyonlar bizimle olacak…” Lenin
“…Zor olan başarılır, imkansız olan vakit alır…” Lenin
“…Yalan dört nala gider, gerçek adım adım yürür.
Fakat gene de vaktinde yetişir…” Norveç Atasözü
“…Mazlumun dostu, zalimlerin düşmanı olunuz…” Hz. Ali
“…Mümkünün son sınırlarına, imkansızı elde etmek için çabalayanlar ulaşabilir ancak.Gerçekleşmiş imkanlar, zorlanmış imkansızlıkların sonucudur…” Karl Liebknecht
“…Gerçek devrimciyi yöneten büyük aşk duygularıdır…” Ernesto Che Guevara
“…Satılmışlığı n, kahbeliğin, riyakarlığın, adiliğin ve her çeşit yabancılaşmanın karışımı olan karanlık denizin ortasında, güneşi batmayan bir
Ada
Ben ne şuralıyım ne buralı
Adalıyım Adalı
Adam ormanlıktır
Dostluk, yoldaşlık, mertlik ormanı
Bütün Adamı kaplar
Erdemin güneşi yirmidört saat aydınlatır Adamı
Biz Ada sakinleri bilmeyiz karanlığı…” Mahir Çayan
“…Onların bugün büyük görünen güçleri ve imkanları bizlere vız gelir.Onlar bir avuç biz ise milyonlarız.Kaybedec eğimiz hiçbirşey yoktur ama kazanacağımız koca bir dünya vardır…” Mahir Çayan
“Filozoflar dünyayı yalnızca değişik biçimlerde yorumladılar, oysa asıl sorun onu değiştirmektir.”
Karl Marx
Bir kutupta servet birikimi, diğer kutupta, yani kendi emeğinin ürününü sermaye şeklinde üreten sınıfın tarafında, sefaletin, yorgunluk ve bezginliğin, köleliğin, cahilliğin, zalimliğin, aklî yozlaşmanın birikimi aynı anda olur”
Karl Marx
“..insan ..dışındaki dünyayı değiştirerek, o (insan-emekçi) ayni zamanda kendi doğasını da değiştirir.””
Karl Marx
”Zor, yeni bir topluma gebe her eski toplumun ebesidir”
Din, baskı altındaki ezilen yaratığın iç çekişidir, kalpsiz dünyanın kalbidir, ruhsuz durumun ruhu olduğu gibi halkın da afyonudur.
Karl Max
“Dünyadaki her şey hareket halindedir…
Yaşam değişir, üretici güçler büyür,
eski ilişkiler çöker.”
Karl Marx
“İnsanların varlığını belirleyen şey,
onların bilinçleri değildir; tam tersine,
onların bilincini belirleyen, toplumsal varlıklarıdır.”
Karl Marx
“Yeni üretici güçler sağlamak için insanlar, kendi üretim biçimlerini değiştirirler; kendi üretim biçimlerini değiştirmek, yaşamlarını kazanma yollarını değiştirmek için de, bütün toplumsal ilişkilerini değiştirirler. El değirmeni size feodal beyli toplumu verir; buharlı değirmen ise, sınaî kapitalistli toplumu.”
(Karl Marks, Felsefenin Sefaleti )
“Bugün sömürge ve yarı-sömürge ülkelerin solu içerisinde ideolojik mücadele, en son tahlilde, … uzun, dolambaçlı bir halk savaşıyla, zafere erişebileceğini savunanlarla, şehirlerde düşmanın çizdiği sınırlar içinde ‘legalite uğruna’ mücadele ederek kendi öz gücünün dışındaki güçlere bel bağlayanlar arasında cereyan etmektedir.”
( Mahir Çayan )
Çark dönmesine devam edecek; cuntalar birbirini takip edecektir. Kimileri “*******çü, laik” kimileri “reformcu” diye lanse edilecek, yurtsever aydınlar her defasında yeni bir umutla yeni gelenlere bel bağlayacak, sonra yanıldıklarını anlayacaklar, tekrar bir “ilerici” atılım olmasını bekleyeceklerdir.
Emperyalizmin işgali altındaki ülkelerde bu çark hep böyle döner. Ülkemizde de parçalanana kadar bu çark hep böyle dönecektir.
(1971, Mahir Çayan)
Biz Marksizmi entellektüel gevezelik ve dünya devrimci hareketinin trafik polisliğini yapmak için okuyup öğrenmiyoruz. Biz dünyayı değiştirmek için, dünyanın Türkiye’sinde devrim yapmak için Marksizmi öğreniyoruz!”
Mahir Çayan
Bu mücadele sınıflar mücadelesidir. Burada el titremesine, tereddüte ve kararsızlığa yer yoktur. Sınıflar mücadelesinde proletarya yoldaşlığının dışında feodal ve ataerkil ilişkilere yer yoktur.”
Mahir Çayan
“Örgütü, örgüt yapan, onu kitlelere tanıtan, programlar veya yaldızlı laflar değil, devrimci eylemdir.”
Mahir Çayan
Egemen sınıflar, sağlıklarında büyük devrimcileri ardı arkası gelmez kıyıcılıklarla ödüllendirirler; öğretilerini, en vahşi düşmanlık, en koyu kin, en taşkın yalan ve karaçalma kampanyalarıyla karşılarlar. Ölümlerinden sonra, büyük devrimcileri zararsiz ikonlar durumuna getirmeye, söz uygun düşerse, azizleştirmeye, ezilen sınıfları “teselli etmek” ve onları aldatmak için adlarını bir ayla (hâle) ile süslemeye çalışırlar. Böylelikle, devrimci öğretileri içeriğinden yoksunlaştırılır, değerden düşürülür ve devrimci keskinliği giderilir. Burjuvazi ve işçi hareketi oportünistleri, bugün işte marksizmi “evcilleştirme” biçimi üzerinde birleşiyorlar. Ögretinin devrimci yanı ve devrimci ruhu unutuluyor, siliniyor ve değiştiriliyor. Burjuvazi için kabul edilebilir ya da öyle görünen şeyler, ön plana çıkarılıyor ve övülüyor.
Lenin
“Eğer bir toplumda, devrim ve toplumsal değişim için koşullar olgunlaşmışsa, ama bu toplumsal değişimi gerçekleştirecek bir güç yoksa, o toplum için için çürümeye başlar.”
(Lenin)
“Herhangi bir örgütün karakterini doğal ve kaçınılmaz olarak tayin eden şey, o örgütün eyleminin muhtevasıdır.”
(Lenin)
“Parlamenter eylem bazı kişilere -Marksist geçinen bazı kişilere- uşaklık ünvanını, bazı kişilere de sürgün ve ağır hapis cezaları kazandırır”.
Lenin
“Bütün ülkelerde onlarca yıllık deneyimin gösterdiği gibi küçük burjuvazi(…) işçilerin ilk yenilgisinde ya da yarı yenilgisinde paniğe kapılır, aklını kaybedrer, sağa sola atılır”
Lenin
”İnsan gerçek dostlarını felaket anında tanır. Yenilgi yılları, iyi bir okuldur.”
Lenin
”Çok öğretici ve çok gülünç bir görünüm ile karşı karşıyayız. https://www.tugbam.com/guzel-sozler/devrimci-sozleri.html Burjuva liberal fahişeler, devrim çarşafıyla örtünmeye çalışıyorlar”
Lenin
“Baylar, korkunuzu, telaşınızı anlıyoruz. Bugün otlandığınız toprakları, fabrikaları madenleri korumak için her türlü vahşete hazırsınız. Ama bilmelisiniz ki, korkunun ecele faydası yoktur ve hiçbir vahşet bizi haklı davamızdan caydıramayacaktır. Sizi, kendi yarattığınız sosyal-siyasal çelişmeler içinde, döktüğünüz ve dökeceğiniz kanlar içinde boğacağız. Bizim ülkemize dönme hem de zaferle dönme umudumuz ve güvenimiz vardır. Ama sizler bir gün kaçacak ve bir daha dönemeyeceksiniz. Beyaz Ruslar’a bakın , Kral Faruk’a, Şah’a, Somoza’ya bakın ve halkın geleceğini görün.”
Yılmaz Güney
“Biz hep gurbet türküleri söylemek istemiyoruz. Dağlarımız, ovalarımız, ırmaklarımız bizi bekliyor… Bir köle olarak yaşamaktansa bir özgürlük savaşçısı olarak ölmeyi tercih ederim…
Yılmaz Güney
arkadaşlar!
dışarda bir şeyler oluyor farkında mısınız?
uykuda olanları sarsın, uyandırın. herkese söyleyin, yakında ışıklar kesilebilir.
karanlıkta ne yapacaksınız?
Yılmaz Güney…
”sorunun esası şudur: Ya devrim yolunu seçeceğiz… ya da, bu düzenin baskılarına, haksızlıklarına boyun eğerek, şu ya da bu biçimde teslim olarak yaşamayı seçeceğiz. bu çeşit bir seçiş, yok olmanın bir biçimidir.”
Yılmaz Güney
Herşeye rağmen düşmana inat yaşayacağız.Yarın bizim çünkü… Biz öleceğiz ama çocuklarımız bırakacağımız mirasi taşıyacaklar yüreklerinde… Ve onların yürekleri bizim altında ezildiğimiz korkuları taşımayacak……..
Yılmaz Güney
“Yarısını yedikten sonra elmizde bütün bir elma kalamayacağı gibi, çelişik taraflardan biri olmadan diğeri de olamaz”
Engels
”Önce siz ateş edin mösyö burjuvazi”
Engels
”Köle ancak bir kez satılır, proleter ise kendisini günbegün, saatbesaat satmak zorundadır.”
Engels
“Modern devlet, biçimi ne olursa olsun, özü itibarıyla kapitalist bir makinedir, kapitalistlerin devletidir, toplam ulusal sermayenin ideal kişileşmesidir. Üretici güçleri ne kadar çok kendi mülkiyetine geçirirse, o kadar çok gerçek kolektif kapitalist durumuna gelir, yurttaşları o kadar çok sömürür. İşçiler ücretli işçi, proleter olarak kalırlar. Kapitalist ilişki ortadan kaldırılmaz, bilakis doruğuna tırmandırılır.”
Engels
”Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin… savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle,
savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi…”
CHE
“Cinayete tanıklık edince tarafsız olamazsın. Durdurmak istemezsen taraf tutmuş olursun”
Lenin
“Eğer bir toplumda, devrim ve toplumsal değişim için koşullar olgunlaşmışsa, ama bu toplumsal değişimi gerçekleştirecek bir güç yoksa, o toplum için için çürümeye başlar.”
Bizde Bilirdik Sevgiliye Karanfil Almasini Lakin Ac Idik Yedik Karanfİl Parasini…yilmaz Guney…
“Sovyet ordusunda geri çekilmek ileri gitmekten daha çok yürek ister.” Josef Stalin
“Yürü üstüne üstüne, Tükür yüzüne Celladın, Fırsatçının, Fesatçının, Hayının.” Ahmed Arif
”Irzına geçilmiş, kirletilmiş, kanda yuvarlanan, pislik akan; işte burjuva toplumun hali bu.” Rosa Luxemburg
Bilim aklın şiiridir; şiir de yüreğin bilimidir.” Maksim Gorki
Yaşayan en yüce güç, en aşılmaz barikat ‘’HALKIN’’ örgütüdür!
Nihat Behram
Tek başına bir mum devirir geceyi, tek bir can neleri neleri devirmez ki?
Savaş Ezgi
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine…
Nazım Hikmet
Çok az olmamız felaket değil,milyonlar bizimle olacak.
Lenin
Vücudum köle olsa da düşüncelerim özgürdür.
Yılmaz Güney
Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin …savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle ,savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi,safa geldi.
Ernesto Che Guevara
Çok öğretici ve çok gülünç bir görünüm ile karşı karşıyayız.Burjuva liberal fahişeler ,devrim çarşafıyla örtünmeye çalışıyorlar.
Lenin
Biz hep gurbet türküleri söylemek istemiyoruz .Dağlarımız,ovalarımız,ırmaklarımız bizi bekliyor.Bir köle olarak yaşamaktansa bir özgürlük savaşçısı olarak ölmeyi tercih ederim.
Yılmaz Güney
Din baskı altındaki ezilen yaratığın iç çekişidir,kalpsiz dünyanın kalbidir,ruhsuz durumun ruhu olduğu gibi halkın da afyonudur.
Karl Marx
Sorunun esası şudur:Ya devrim yolunu seçeceğiz … ya da bu düzenin baskılarına,haksızlıklarına boyun eğerek şu ya da bu biçimde teslim olarak yaşamayı seçeceğiz.Bu çeşit bir seçiş yok olmanın bir biçimidir.
Yılmaz Güney
Bir yanıt yazın