Can Yücel sözleri, kısa Can Yücel sert sözleri, en güzel Can Yücel sözleri
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış. Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, neden hiç ağlamadığını anladım.
Sevgi emekmiş, emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş.
Aşk da önemli olan aynı elleri tutmak değil, bir ömür hiç bırakmamaktır.
Ağlayanı güldürebilmek; Ağlayanla, ağlamaktan daha değerliymiş.
En uzak mesafe, iki kafa arasındaki mesafedir. Birbirini anlamayan.
Kimi ölüler bize ne kadar yakın, yaşayanların birçoğu ne kadar da ölü.
Birine verilecek sevgin yoksa, ona ümit dolu gözlerle bakma!
İnsanı herhangi biri kırabilir; ama bir tek sevdiği acıtabilirmiş.
Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş, gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.
Gerçekten seviyorsan hiç bir şeyi mazeret etmeyeceksin. Gerçekten seviyorsan eğer sonuna kadar değil, sonsuza kadar seveceksin.
Gidiyorum ben boş çakallar, sıçmışım ortalık yerinize. Kıçımın fosforuyla aydınlanın siz artık.
Kimileri seviyorum der, çünkü ezberlemiştir. Kimileri diyemez, çünkü gerçekten sevmiştir.
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış, aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.
Özür dilemek değil, affet beni diye haykırmak istemekmiş pişman olmak, gerçekten pişman olduğumda anladım.
Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş, sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.
Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi, beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım.
Kart sensin, postal sana girsin.
Bu memlekette göte “göt” denir!
Körfezdeki dalgın suya bir bak; göreceksin NATO’nun kablosu durmakta derinde.
Kaşı babam kaşı demeye kadar, Mahmut Başar kardeş, kazı babam kazı, kaşlarını.
Kara kaşlı bir bulut geldi… Gürledi ama yağmadı değil. Yağmadı ama gürledi gitti.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak.
Üç harf yan yana kaç şekilde gelir bilir misin? Aşk dersin. Sen dersin. Ben dersin. Sen, ben biter; biz dersin. Gün gelir git dersin. Peki dur kelimesinden haberdar değil misin? Dur demeyi bilmez misin? Git demek kolay, dur diyebilecek kadar yürekli misin?
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet.
En uzak mesafe ne Afrika’dır, ne Çin, ne Hindistan, ne seyyareler ne de geceleri. Işıldayan yıldızlar. En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan.
Ülkenin, farklı şehirleriydik. Ben sürgün yeri, sen başkent. İlk isyan hep sende başlardı. Cezasını çekmek hep bana kalırdı.
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış, kendi yolumu çizdiğimde anladım.
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.
Bir insanı herhangi biri kırabilir ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş, çok acıttığında anladım.
Fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım.
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet. Yüreğini elime koyduğunda anladım.
Sana ihtiyacım var, gel diyebilmekmiş güçlü olmak, sana git dediğimde anladım.
Biri sana git dediğinde, kalmak istiyorum diyebilmekmiş sevmek, git dediklerinde gittiğimde anladım.
Benim halim memleketin hali.
Sevdiğin kadar sevilirsin.
Memnun olan yok hayatından! Kiminle konuşsam aynı şey. Her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Aşk; kelime değil bir cümledir. Kurmak içinse, özneyle yüklem değil, iki yürek gerekir.
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık; çalınan birinin kalbiyse eğer.
Öyle bir seveceksin ki, yüreğinden kimse ayıramayacak. Ve öyle birini seveceksin ki, Seni gözleriyle bile aldatmayacak.
Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik.
Gitmek unutmak değildir sen bunu çok iyi biliyorsun. Aklımda gözlerin varken, sen buna gitmek mi diyorsun?
Git demek kolay ama gittikten sonra üzüleceksin. “Eğer git diyebilecek kadar güçlüysen, hoşçakal deyip susmasını da bileceksin.
Anladım ki aşk; Her iki tarafı da mağdur eden, Yürekte izinsiz gösteri yapan mutluluk karşıtı bir eylem.
Her şeyin kadar değil, değeri kadar seveceksin. Çünkü beklentin ne kadar çok olursa, o kadar kırılırsın.
Hayattan aldığım en büyük ders: Sevgisiyle karşında sapasağlam duramayan birine, asla yaslanmayacaksın.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış/ Kendi yolumu çizdiğimde anladım.
Yalnızım.. Çünkü herhangi biriyle değil, Beklediğime değecek kişiyle devαm etmeliyim bu yolα.
Unutma; Onu artık unuttum demek, bir kez daha hatırlamaktır aslında.
Kural bu: En çok seven, hep en önce terkedilir. Unutma; Vedalar acıtsa da, bazen gitmek gerekir.
Çok sahiplenmeden seveceksin mesela. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi.
Ne sahip olduğundur hayat, ne de umdukların bunca zaman. Yüreğin kadardır hayat! Seviliyorsan renkli, seviyorsan Siyah Beyaz.
Bilir misin ne zordur severek yaşamak. Ona benimsin deyip sarılamamak. Ne zordur hep yakın hissedip aslında ondan uzak olmak.
Acılara bakıp da küsme sevdalara, gavura kızıp da oruç bozulmaz. Sök at kafandan acabaları, kemik aynı yerden iki defa kırılmaz.
Gidene söylenecek söz yok, sevse zaten gitmezdi; ama gelene de pek sevinmemek gerek, çünkü o da başkasından geldi.
Senle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Nerden bileceksin! Sen hiç benimle olmadın ki, ya aklın başka yerdeydi ya yüreğin.
İçin yanarken üşümek, Yüreğin kan ağlarken gülmek, Özleyip de sevdiğini görememek.. İşte aşk bu olsa gerek!
Ah be dünya sen dönüyorsun onu anladık da bu insanlar senden daha hızlı dönüyor hem de ortada hiçbir yörünge yokken.
Benim öfkem gecelerin beyidir, kalkar bi tek çocuk ağlasa! İşte bak bu anasız yasa, Kanuni’nin değil bizimdir.
Bir hayli kırgınım. Beni anlamadığın kelimelerin, aslında her şeyi anlatıyor oluşlarına kırgınım.
Bir insana zorla sevdiremezsin kendini, Bana güven diyemezsin. O bunu hissetmiyorsa, tek bir söz söyleyebilirsin: Sen bilirsin.
Öyle sevmelisin ki beni; bırakıp giderken hayatı, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde. Birbirimizi sevmenin gururu olmalı her şeyde.
Küçükken annem, yerde ekmek görünce: yükseğe koy kuşlar yer derdi. Sevdiklerimizi hep yüksekte tuttuk, acaba kuşlar mı yedi?
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. ‘O olmazsa yaşayamam’ demeyeceksin, Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü.
Bir insanı herhangi biri kırabilir; ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş. Çok acıttığında anladım.
Geldiğin kadar değil, Göründüğün kadar mutlusun. Ve sakın unutma; Gittiğin kadar değil, Hak ettiğin kadar unutulursun.
Bilmelisin ki. Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Gitmek istiyorsa, bırakacaksın. Gitsin! Aklı seninle olmayanın bedeni yanında olsun ister misin?
Öyle herkesi sevmeyeceksin. Seviyorum demeyeceksin! Seni seviyorum diyebilmek için gerekirse bir ömür bekleyeceksin.
Birini seveceksen, onu her şeyinle sevme. Çünkü bittiğinde; Onu unutamamana değil, unutamayacak kadar çok sevdiğine yanarsın.
Galiba yoruldum. Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar. Kendimi her kaybettiğimde, seni de kaybediyor olmaktan yoruldum.
Seni seviyorum demek değil ki marifet, önemli olan o kelimenin tüm sorumluluklarını alabilmek.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Beni derginin kıçına koyanın gelir kıçına korum.
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi.
Bir yanıt yazın