Tuğbam » Güzel Sözler » Almanca Atasözleri

Almanca Atasözleri


Bu yazı

tarihinde

tarafından yazılmıştır.

Son güncelleme tarihi:

Kısa almanca atasözleri ve anlamları sayfası – Bu sayfamızda sizlere çok yeni ve değişik alman atasözleri türkçe karşılıkları anlamları ile beraber hazırlamaya çalıştık.

Seine Ohren hören nicht, was sein Mund spricht
Cümlenin anlamı:Ağzından çıkanı kulağı işitmez.

Geteiltes Leid ist halbes Leid.
Cümlenin anlamı:Paylaşılan dert yarım derttir.

Nichts zu wissen ist keine Schande, nichts zu Lernen ist eine Schande.
Cümlenin anlamı:Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp

Auch wenn man einem Esel die Ohren abschneiden würde, würde er nicht zum Vollblutpferd
Cümlenin anlamı:Eşeğin kulağını kesmekle küheylan olmaz.

Alte Liebe rostet nicht.
Cümlenin anlamı:Eski aşk paslanmaz

Alles Denken ist wesentlich optimistisch.
Cümlenin anlamı:Herşeyi Düşünmek Çok Daha iyi

Liebe macht blind.
Cümlenin anlamı:Aşk kör eder

Der vollendete Pessimist würde verstummen und-Sterben.
Cümlenin anlamı:Tamamlanmış Karamsarlık Körleşir ve ölür

Geteilte Freude ist doppelte Freude
Cümlenin anlamı:Paylaşılan sevinç iki katına çıkar

Wichtig ist, dass man nicht aufhört zu fragen
Cümlenin anlamı:önemli Olan Sormayı Hiç Bırakmamaktır

Spreche nicht jedes Wort aus, der Boden hat Ohren.
Cümlenin anlamı:Her sözü söyleme yerin kulağı var

Dubist was du isst!
Cümlenin anlamı:Ne Yersen O’Sun.

Es ist nicht alles Gold, was glänzt.
Cümlenin anlamı:Her parlayan sey altin degildir.

Geben is Seliger nehmen
Cümlenin anlamı:Vermek Almaktan Daha Hayırlıdır.

Eile mit weile.
Cümlenin anlamı:Acele işe şeytan karışır

Helte Ordnung Hüte Sie Denn Ordunung Spart Dir Sorg Und Müh
Cümlenin anlamı:Düzeni Tut Koru Onu Çünki Düzen Seni telaş Ve uğraştan Korur.

Auf jeden Regen folgt auch Sonnenshein.
Cümlenin anlamı:Her sağnak yağmurun arkasından, güneş açar.

Alçak gönüllülük süstür, fakat onsuz daha başarılı olunur.
Cümlenin anlamı:Bescheidenheit ist eine Zier, doch weiter kommt man ohne ihr

stetes wasser,höhlt den stein
Cümlenin anlamı:devamlı damlayan su taşı oyar

Bescheidenheit ist eine Zier, doch weiter kommt man ohne ihr
Cümlenin anlamı:Kargalarla yarenlik eden güvercinin tüyleri beyaz kalır, ama kalbi kararır.

lobe den tag nicht vor dem abend
Cümlenin anlamı:tamamlanmamış bir iş için kararını verme

Jeder ist seines Glückes Schmied
Cümlenin anlamı:Eğitim özgürlüğe götürür.

Aus den Augen, aus dem Sinn
Cümlenin anlamı:Gözden uzak gönülden ırak

Kadeh içinde, derede boğulanlardan çok daha fazla insan boğulmuştur.
Cümlenin anlamı:Im Becher ersaufen mehr Leute als im Bach

Arbeit ist Gebet.
Cümlenin anlamı:Çalışmak ibadet etmektir

Arbeit bringt Brot, Faulenzen Hungersnot
Cümlenin anlamı:iş, işi çeker

Wer zuletzt lacht, lacht am besten.
Cümlenin anlamı:Son gülen iyi güler

Arbeit zieht Arbeit nach sich
Cümlenin anlamı:Yemek pişirmek eski tavalar ile öğrenilir

Tränen lügen nicht
Cümlenin anlamı:Gözyaşları yalan söylemez

Auf alten Pfannen lernt man kochen
Cümlenin anlamı:Ağaçlar gökyüzünde yetişmez.

Willst du eine Frau nehmen, so zieh die Ohren mehr als die Augen
Cümlenin anlamı:Kız alacaksan kulağınla dinle gözünle bakma

Bäume wachsen nicht in den Himmel
Cümlenin anlamı:Seni besleyen eli ısırma.

Willst du eine Frau nehmen, so zieh die Ohren mehr als die Augen zu Rat.
Cümlenin anlamı:Kız alan göz ile bakmasın, kulak ile işitsin.

Beib nicht in die Hand, die dich füttert
Cümlenin anlamı:Eldeki serçe, damdaki güvercinden iyidir.

Die Nase ist einem näher als die Ohren und die Frau ist einem näher als die Geschwister.
Cümlenin anlamı:Kulaktan burun yakın, kardeşten karın yakın

Besser den Spatz in der Hand, als die Taube auf dem Dach
Cümlenin anlamı:Tek gözlü olmak kör olmaktan iyidir.

Was hilft’s, dass der Teufel groß ist, wenn er sonst nichts taugt.
Cümlenin anlamı:Deve kadar olmuşsun, kulağı kadar haysiyetin yok.

Besser einäugig als blind
Cümlenin anlamı:Parlayan herşey altın değildir.

Ein Pferd wird krank an seinen Hufen, und ein Mensch an seinen Ohren
Cümlenin anlamı:At tırnaktan, insan kulaktan kapar.

Es ist nicht alles Gold, was glänzt
Cümlenin anlamı:Paylaşılan sevinç iki katına çıkar.

Sein Ohr hat ein Loch Kulağı delik

Geteilte Freude ist doppelte Freude
Cümlenin anlamı:Paylaşılan bir acı yarıya iner.

Die Hörner werden länger als die Ohren
Cümlenin anlamı:Boynuz kulağı geçer.

Geteiltes Leid ist halbes Leid
Cümlenin anlamı:Aşkta ve savaşta herşey mübahtır.

Wer nach fremdem Gut trachtet, verliert das seine.
Cümlenin anlamı:Deve boynuz ararken kulaktan olmuş

In der Liebe und im Krieg ist alles erlaubt
Cümlenin anlamı:Savaş, barışın sağladığını yıkıp gider.

Man hat je zwei Ohren und Augen, aber nur einen Mund, damit man viel sehen, viel hören aber wenig reden Sollte
Cümlenin anlamı:Göz ile kulak iki, ağız tek, çok görüp çok dinleyip, az söylemek gerek

Nach dem Essen sollst du ruhen oder tausend Schritte tun
Cümlenin anlamı:Eğitimsiz insan, cilasız aynaya benzer.

Man muss die Leute nehmen, wie sie sind.
Cümlenin anlamı:Bir kulağını insan sağır etmeli.

Ein Mensch ohne Bildung ist ein Spiegel ohne Politur
Cümlenin anlamı:Balık baştan kokar.

Es hilft kein Bad an einem Juden oder Raben
Cümlenin anlamı:Atın kulağını kesin, yine attır; domuzun kuyruğunu kesin, yine domuzdur.

Der Fisch stinkt vom Kopf her
Cümlenin anlamı:İki avukat arasında kalan çiftçi, iki kedi arasında kalan balığa benzer.

Man fasst den Wolf nicht am Ohr
Cümlenin anlamı:Kurt kulağından tutulmaz.

Ein Bauer zwischen zwei Advokaten ist ein Fisch zwischen zwei Katzen
Cümlenin anlamı:Balıklar oltayla, insanlar tatlı dille avlanır.

Tauben Ohren ist schlecht predigen.
Cümlenin anlamı:Sözü söyle alana, kulağında kalana.

Auge um Auge, Zahn um Zahn
Cümlenin anlamı:Göze göz, dişe diş

Wo einer nicht hören will, da ist alles Reden umsonst.
Cümlenin anlamı:Namaza meyili olmayanın kulağı ezanda olmaz.

Steter Tropfen höhlt den Stein. (Sürekli damla taşı deler.)

Eile mit weile.(Acele işe şeytan karışır.)

Alçak gönüllülük süstür, fakat onsuz daha başarılı olunur.
(Bescheidenheit ist eine Zier, doch weiter kommt man ohne ihr)

Kargalarla yarenlik eden güvercinin tüyleri beyaz kalır, ama kalbi kararır.

Kadın, çalındıktan sonra duvara asılacak bir keman değildir.

Kart kuşu yolmak zordur.

Ödünç alan, özgürlüğünü satar.

Rica daima sıcak, teşekkür daima soğuktur.

Tanrı karıncayı yok etmek isteyince, ona kanat takar.

Herkes kendi kaderinin demircisidir.
(Jeder ist seines Glückes Schmied)

Eğitim özgürlüğe götürür.3 Ekim 2010

Kadeh içinde, derede boğulanlardan çok daha fazla insan boğulmuştur. 28 Eylül 2010
(Im Becher ersaufen mehr Leute als im Bach)

Ufak hırsızlar asılır, büyük hırsızlar serbest bırakılır.

Düşmek suç değildir,düşüp kalmak suçtur.

Çalışmak ekmek, tembellik kıtlık getirir.
(Arbeit bringt Brot, Faulenzen Hungersnot)

İş, işi çeker
(Arbeit zieht Arbeit nach sich)

Yemek pişirmek eski tavalar ile öğrenilir
(Auf alten Pfannen lernt man kochen)

Ağaçlar gökyüzüne kadar büyümez

İtimat kontrole mani değildir.
(Bäume wachsen nicht in den Himmel)

Seni besleyen eli ısırma.
(Beiß nicht in die Hand, die dich füttert)

Eldeki serçe, damdaki güvercinden iyidir.
(Besser den Spatz in der Hand, als die Taube auf dem Dach)

Tek gözlü olmak kör olmaktan iyidir.
(Besser einäugig als blind)

Parlayan her şey altın değildir.
(Es ist nicht alles Gold, was glänzt)

Paylaşılan sevinç iki katına çıkar.
(Geteilte Freude ist doppelte Freude)

Paylaşılan bir acı yarıya iner.
(Geteiltes Leid ist halbes Leid)

Aşkta ve savaşta her şey mübahtır.
(In der Liebe und im Krieg ist alles erlaubt)

Savaş, barışın sağladığını yıkıp gider.

Barış zamanında bir yumurta, savaş zamanında bir öküzden daha iyidir.

Hediye edilen atın dişine bakılmaz.

Bozuk yumurta bütün yemeği bozar.

Yemekten sonra dinlenmeli veya bin adım atılmalı
(Nach dem Essen sollst du ruhen oder tausend Schritte tun)

Eğitimsiz insan, cilasız aynaya benzer.
(Ein Mensch ohne Bildung ist ein Spiegel ohne Politur)

Balık baştan kokar.
(Der Fisch stinkt vom Kopf her)

İki avukat arasında kalan çiftçi, iki kedi arasında kalan balığa benzer.
(Ein Bauer zwischen zwei Advokaten ist ein Fisch zwischen zwei Katzen)

Balıklar oltayla, insanlar tatlı dille avlanır.

Korkak olduğunu bilmeyen herkes cesurdur.

Göze göz, dişe diş
(Auge um Auge, Zahn um Zahn)

Hiç bir ağaç ilk darbeyle yıkılmaz.

Reklamlar

Bu Yazıyı Facebook Twitter Sayfanda Paylaş

Yorumlar

“Almanca Atasözleri” için 2 yanıt

  1. fesih

    müşteri,müşteriyi çeker.

  2. fesih

    her kurda slm verilmez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir