En Güzel Sultan 2. Abdülhamit Han Sözleri
Bu sayfamızda sizlere en çok tartışılan Osmanlı Sultanlarından 2. Abdülhamit Han sözlerini hazırlamaya çalıştık. Sizde de bildiğiniz ve burada olmayan farklı 2. Abdülhamid ile ilgili sözler varsa aşağıdaki yorum bölümünden gönderin yayınlayalım.
2. Abdülhamid Sözleri
Beni evhamlı sanıyorlardı HAYIR. Ben sadece gafil değildim, o kadar.
Kırk yıl şu devletlerin birbirine düşmesini bekledim. onlar birbirlerine düştü, şimdi ben tahtta değilim.
Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor!
Abdülhamid Han bir duasında: “Allah’ım helal etmiyorum! Şahsımı değil, milletimi bu hale getirenlere, hakkımı helal etmiyorum! Beni, lif lif yolsalar, cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar, sarayımı yaksalar, hanümanımı, hanedanımı söndürseler, çoluğumu gözümün önünde parçalasalar helal ederdim de Sevgili’nin (Hz. Muhammed (s.a.v)) yolunda yürüdüğüm için beni bu hale getiren ve milletimi ateşe atanlara hakkımı helal etmem.” demiştir.
Düşamının kurtuluş reçetesi öldürmek içindir. Esaretin bir çeşidi borçlandırmadır.
Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün.
Savaş yalnız sınırlarda olmaz .Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir.Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi,yenilgi kaderdir.
Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir.
Biz İstanbul’u Rumlardan zapt ettik. Fetih günü onlar matem tutmak isterler. Biz tezahürde bulunursak onların hissiyatını rencide ederiz. Benim zamanımda bir kere İstanbul’un fethi günü merasim yapmak istediler. Ben bu hissiyat noktasını nazara alarak müsaade etmedim. Bunlar hikmet-i hükümettir. Çünkü hükümet tebaasının hepsinin hissiyatını da rencide etmemeğe çalışmalıdır.
33 sene devletim ve milletim için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah(c.c), bunu muhakeme edecek ise Resulullah’tır. Bu memleketi nasıl bulduysam öyle teslim ediyorum. Hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Hizmetimi ancak Allah(c.c)’ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara çarşaf örmek istediler ve muvaffak da oldular.
Ben Bizans İmparatoru Konstantin’den daha az haysiyetli değilim. Biraderim hazretlerine (V. Mehmet Reşat) bağlılığımı arz ediniz. İstanbul’dan çıkmam! Kendisinin de çıkmamasını atalarımızın şerefi adına istirham ederim! (Çanakkale Savaşı sırasında her ihtimale karşı saltanatı Eskişehir’e taşımaya hazırlanan ve Abdülhamit’i İstanbul’da bırakmayıp yanında götürmek isteyen Sultan V. Mehmet Reşat’a, Başmabeyinci Tevfik Paşa aracılığıyla gönderdiği cevap.)
Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!
Göreceksiniz yüzbaşım! İttihatçılar, İstanbul üzerine yürüyüşlerinden cesaret alarak bu devleti birtakım kötü serüvenlere sürükleyecekler, belki de Turancılık gayretiyle veya İslamcılık siyasetiyle korkarım ki hem Çarlık Rusya’sı, hem de Büyük Britanya İmparatorluğu ile aynı zamanda savaşa sokacaklardır.
Doğrusunu isterseniz ben Türküm ama Türkçe havalardan ziyade alafranga havalar, operalar hoşuma gider. Çünkü Türkçe minördür. İnsana uyku getirir. Hem de bizim Türkçe dediğimiz makamlar Türkçe değildir. Yunan’dan Acem’den alınmıştır. Türk çalgısı davul zurnadır.
Bize harita çizip ömür biçenler bilsinler ki, Allah(c.c) izin verdikçe, kainat devri daim ettikçe kimse bu millete pranga vuramayacaktır.
Biz bu sahalardan çekilelim, emin olun ki buralar daimi karışık ve iğtişaş (özü kaybettirilmek istenen) sahalar haline gelecektir.
Savaş yalnız sınırlarda olmaz. Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir. Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi, yenilgi kaderdir.
İngilizler dünde bugünde yarında dişini etimize geçiren çakaldır. Ya kurt olup çakalları kovalacağız ya koyun olup çürümeye mahkum olacağız.
Ben Bizans İmparatoru Konstantin’den daha az haysiyetli değilim. Biraderim hazretlerine (Sultan V. Mehmet Reşat) bağlılığımı arzediniz. İstanbul’dan çıkmam! Kendisinin de çıkmamasını atalarımızın şerefi adına istirham ederim!
Mesele benim şahsıma hücum etmeleri değil, mesele devletimize hilafet makamına hücum etmeleri.
Ben de bir silah alır, askerle beraber müdafaada bulunurum; ölürsem şehid olurum, ben zaten ölmüş bir adamım.
Yeniden canlanmak için Avrupa medeniyetini taklit değil, gücümüzün esası olan İslamiyet’e dönmek gerekir.
Biz can çekişen bir millet değiliz. Yatağından taşan bir nehire benziyoruz, bizi zinde tutabilecek yegane kuvvet islamiyettir.
Padişah, İttihatçılar için şöyle diyordu: “Devleti on sene idare edebilirlerse ‘bir asır idare edebildik’ diye sevinsinler.”
Milletim bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir.
Düşmanının kurtuluş reçetesi öldürmek içindir. Esaretin bir çeşidi de borçlandırmadır.
Kırk yıl şu devletlerin birbirine düşmesini bekledim. Onlar birbirlerine düştü, şimdi ben tahtta değilim.
İcabı halinde donanmayı kaybetmemek için canımı vermeye hazırım.
İngilizler Osmanlı Halifesinin gücünü unuttukça onlara bunu hatırlatmak çok kolay.
Raylara keçe döşeyin, Paygamberimizin ruhaniyetini rahatsız etmeyiniz.
Filistin’i satın almak isteyen yahudileri kapımdan kovduğum için Allah(c.c)’a şükrediyorum.
Allah(c.c) bu hallere sebep olanları kahhâr ismiyle kahretsin. Şimdi devlet ne hale geldi.
Bu demiryolunu koruyacak iki şey var: İslam’ın hilali, Türk’ün yıldızı.
Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün.
Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder.
Beni evhamlı sanıyorlardı, hayır! Ben sadece gafil değildim, o kadar!
Osmanlı eğer Filistin’den çekilirse, orada kıyamete kadar kan durmayacaktır.
Hak isteyenin hakkını verin. Baş kaldıranın başını kesin.
Ben abdestsiz hiçbir devlet işine imza atmadım.
Bilmek güzel şeydir. Hele haddini bilmek ise daha güzeldir.
Bizi yükselten, dinimize karşı duyduğumuz büyük aştır.
Kılıçla alınan vatan, para ile satılmaz.
Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor!
Ha kendi evlatlarım, ha millet farkı yoktur.
Kılıçla alınan vatan, para ile satılmaz.
2. Abdulhamid İle İlgili Sözler
Abdulhamid’i anlamak her şeyi anlamak olacaktır! Necip Fazıl
100 gram aklın 90 gramı Abdulhamid Han’da, 5 gramı bende, 5 gramı da diğer siyasilerdedir! Prens Bismarck
Sen bir anne gibi tuttun ufukları(Sezai Karakoç)
Abdülhamid devrinin her yirmidört saati bin muamma ile doludur. (Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu)
İlk şaşırmak ilk adımda başladı diyorum. Daire-i hususiye bu mu idi? (Halid Ziya Uşaklıgil)
Çok hassasiyetli,azametli idi. Hiç şüphesiz şahsen merhametli idi. (Fethi Okyar)
Bize ümmetin günahını kendinde bulmak, kendinde yenmek,kendisiyle fenaya erdirmek isteyen ruh dünyasının kahramanları lazımdır. (Nurettin Topçu)
II. Abdülhamit, meziyet ve kusurları ile son imparatordu. Ondan sonra Osmanlı tahtının bir pırıltısı ve ağırlığı kalmamıştı.
(Turgut ÖZakman-Diriliş/Çanakkale 1915′ten)
Sen değil naşın hükümdar olsa elyakdır bize/Dönsün etsin taht-ı Osmaniye tabutun cülus (Ahmet Rasim)
Abdülhamid’in yönetim tarzı azami müsamahadır. (Mustafa Kemal ATATÜRK)
“Padişah Abdülhamid sayesinde Batı âlemi, bilhassa Dışişleri teşkilatları; Halifeye, İslâm âleminin Papası gözüyle bakıyorlardı. Onun bu sıfatla kullanabileceği nüfuzdan çekiniyorlar, hattâ korkuyorlardı.” (Wanbery)
Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak, halbuki biz sussak tarih susmayacak, tarih sussa, hakikat susmayacak. (Sezai Karakoç)
2. Abdülhamit’in Duası
Allah(c.c)’ım helal etmiyorum!
Şahsımı değil, milletimi bu hale getirenlere, hakkımı helal etmiyorum!
Beni, benim için lif lif yolsalar, cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar, sarayımı yaksalar, hanümanımı, hanedanımı söndürseler, çoluğumu gözümün önünde parçalasalar helal ederdim de Sevgili’nin (SalAllahu Aleyhi ve Sellem) yolunda yürüdüğüm için beni bu hale getiren ve milletimi ateşe atan insanlara hakkımı helal etmem!
Allah(c.c)’ım! Mukaddes isimlerine kurban olduğum Allah(c.c)’ım!
Ya Âdil!
Bana “Kızıl Sultan” adını takan ve devrilmem için ellerinden geleni yapan Ermenileri, şimdi beni devirenlere parçalatıyorsun!
Bu cellatları da, kim bilir, kimlere parçalatacaksın?..
Fakat yâ Rahman!..
Adaletinle tecelli edersen hepimiz kül oluruz!
Bize acı!
Resûlünün, Sevgilinin, Kainatın Efendisinin nurunu kaydeder gibi olduğu için bu hale gelen millete, rahmetinle, fazlınla, lütfunla tecelli et!
Yâ Kâdir!
Kundaktaki yavruyu gagasına almış, kaçıran leş kuşunu düşürüp çocuğu kurtarmak ancak senin kudretine sığabilir. Leş kuşlarının gagasında kundak çocuğuna dönen milletimi kurtar Allah(c.c)’ım!
Ya Ma’bud !..
Ömrümde tek vakit farz namazı kaçırdığımı hatırlamıyorum!
Ama tek vakit namazım olduğunu iddiaya da nefsimde kuvvet bulamıyorum!..
Huzurunda eğileceğime kaskatı kalıyorum ve duada ruh teslim edeceğime yatağımda kıvranıyorum! Sana kulluk gösteremeyen bu kulunu affet Allah(c.c)’ım!Eğer, yılları tesbih dizisince süren hükümdarlığımda Seni bir kere anabildim, Resûlüne bir an bağlanabildimse, duamı, o bir kere ve bir an yüzü suyu hürmetine kabul et!
Yâ Sübhan!
Şu titrek elleri, Kıyamet gününde sana “Ümmetim, ümmetim!” diye yalvaracak olan Habibinin eteğinde, şimdi “Milletim, milletim!”diye dilenen bu ihtiyarın duasını geri çevirme! Milletimi evvelâ “Ba’sü ba’de’l-mevtsiz” bir ölümle yok etmeye götüren sahte kurtarıcılar ve sahte kurtuluşlardan kurtar; ve ona bir gün gelecek kurtarıcıları, gerçek kurtuluşu nasib eyle!..
Benim artık bu dünya gözüyle görebileceğim hiçbir saadet ümidim kalmadı.
Bari felâketi olsun bana daha fazla gösterme Allah(c.c)’ım!
Ayakta duramaz, haldeyim!
Vadem ne gün dolacak Allah(c.c)’ım?.
Bir yanıt yazın